30 Haziran 2008 Pazartesi

Evlat edinmek

Evlat edinmek
Sual: Yeni doğan çocuğu evlatlık olarak almak caiz mi?
CEVAP
Evet.

Sual: Çocuğu olmayan bir bayanım. Evlatlık almak istiyorum. Nasıl yapayım?
CEVAP
Alınan evlatlık, büyüyünce erkek ise size, kız ise beyinize yabancı olur. Yabancı bir kimse ile beraber kalmak ise caiz değildir. Bu bakımdan evlatlık alırken, kardeşlerinizden birinin oğlunu veya beyinizin kardeşlerinden birinin kızını alırsanız mesele kalmaz.

Yahut, aldığınız erkek bebek, kız kardeşlerinizden birisini veya erkek kardeşlerinizden birinin hanımını emerse, sizin yeğeniniz olacağı için yabancı olmaz.

Kız bebek alınca da, beyinizin kız kardeşlerinden birisi veya kardeşlerinin hanımlarından birisi emzirirse, beyinizin yeğeni olacağı için ona yabancı olmaz.

Sual: Evlatlığa miras düşer mi?
CEVAP
Evlatlık alınan çocuk, dinen mirasçı olamaz. Ancak sağlığınızda, malınızın bir kısmını veya tamamını hediye etmenizde hiçbir mahzur yoktur.
Mal kaçırmak niyetiyle evlatlık olmak doğru değildir. Sağlığında, evlatlığa mal vermek caizdir.

Sual: Evlatlık alınan çocuğa oğlum veya kızım demek caiz midir?
CEVAP
Bu benim oğlumdur veya bu benim kızımdır demek haram olur. Fakat çağırırken, yahut onlardan bahsederken oğlum, kızım demekte mahzur yoktur.

Evlatlığa (Biz senin öz anan-baban oluruz) demek günah olur. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Allah, evlatlıklarınızı öz oğullarınız olarak tanımadı.) [Ahzab 4]

Hadis-i şerifte de buyuruluyor ki:
(Babası olmadığını bildiği halde, kasten birine “Bu benim babam” diyene Cennet haram olur.) [Buhari]

Sual: Kızını veya oğlunu birine evlatlık verince, o çocuğun hakkı senden gidiyor mu? Yoksa devam ediyor mu?
CEVAP
Gitmez, devam eder.

Sual: Ahirette o çocuk anne babasından hak talep eder mi?
CEVAP
Elbette, kötü bir kimseye verilmişse niye namaz kılmayan içki içen birisine verdin diye sorabilir.

Çocuğu birine evlatlık verirken müslüman bir aileye ve dini öğretecek birine vermek lazım. İstenildiği zaman geri alınabilir. Çocuğu iyi terbiye edip etmediği kontrol edilmelidir. Evlatlık verince onların çocuğu olmuş olmaz. Miraslarını almaya dinen hak kazanmaz. Erkek ise evin hanımına yabancı olur, büluğa erince o evde kalamaz. Kız ise evin erkeğine yabancıdır. Baliga olunca o evde kalamaz. Bunun gibi zararları vardır.

Sual: Evlatlık öz evlat gibi olur mu? Yani yanında başı açık gezebilir mi, nikah düşer mi?
CEVAP
Evlatlık edinmenin dini bir yönü yoktur. Yani o çocuk yabancı olur. Nikah düşer, evlenilir, yanında açık durulamaz.

Sual: Üstümüze kaydı yapılan evlatlığımın ateist babası şimdi çocuğu istiyor. Vermek zorunda mıyız?
CEVAP
Hayır vermek zorunda değilsiniz. Verip de çocuğun dinsiz yetişmesine sebep olmamak gerekir.

Sual: Kızımın aldığı evlatlığa zekat verebilir miyim?
CEVAP
Kızınızın aldığı evlatlık, onun çocuğu olmadığı gibi, sizin de torununuz olmaz. Ona zekat verebilirsiniz. Hatta kızınız da ona zekat verebilir.

Kaynak:dinimizislam.com

Kimlere selam verilmez ?

Sual: Kimlere selam verilmez?

CEVAP:
Şunlara yalnız o halde iken selam verilmez:

1- Namazda olana,
2- Hutbe okuyana ve hutbeyi dinleyene,
3- Kur’an-ı kerim okuyana ve dinleyene,
4- Vaaz edene ve dinleyene,
5- Fıkıh dersi çalışana,
6- Din dersi verene ve din dersi ile meşgul olanlara,
7- Eşi ile meşgul olana,
8- Avret yeri açık olana,
9- Abdest bozmakta olana,
10- Yemek yemekte olana.
Baştan ikisi hariç, diğerlerine selam verilirse, alma mecburiyeti yoksa da, selamı almaları iyi olur.
Şunlara da, her zaman selam verilmez:
1- Yabancı kızlara ve genç kadınlara,
2- Kumarbaza ve her oyunu oynayana,
3- İçki içenlere,
4- Gıybet edenlere,
5- Çalgıcılara,
6- Fasıklara [Açıktan günah işleyenlere],
7- Yabancı kadınlara [şehvetle] bakanlara selam verilmez.
Selam verilmesi caiz olmayan bu kimseler selam verirlerse, selamları alınır, gerekince, işimiz düşünce veya karşılaşınca, fitne çıkmaması için selam verilir.
Gayrimüslimlere, ancak iş düştüğü zaman selam verilebilir ve selamları alınır.
Bid’at ehline de, ihtiyaç halinde selam verilir.
Zengine, zengin olduğu için selam vermek caiz değildir.
Dilencinin, dilenirken verdiği selamı almak gerekmez

27 Haziran 2008 Cuma

Böceklerden Kurtulmak









Evinizde, Mutfağınızda Dolaşan haşereleri, özellikle hamam böceklerini kovmak ve evinize gelmesini engellemek mi istiyorsunuz. İşte Çözümleri......

Haşerelerden korunma yolları


1.) Böceklerin olası dolaştığı heryere Terebantin sürün.


2.)1 Adet haşlanmış patates ile 25 gr ASİTBORİK' i Elinize Eldiven geçirerek karıştırın.Köpük tabaklara yerleştirip kuytu yerlere yerleştirin .

 









3.) Ultrasonic Haşe Kovucu edinin Birdaha Asla görmezsiniz


4.) Eğerki Evinizde fazlası ile Örümcek görüyorsanız.Örümcek ağlarından kurtulmak istiyorsanız . Bir deve kuşu yumurtası bulup delerek, evinizin bir yerine asmalısınız. Devekuşu yumurtası yaydığı bir koku sayesinde evinizdeki Örümcekleri kovar. 

                                                      Ayrıca Örümcekleri kovmak için Osage Portakalı denen Yada Yalancı portakal 'da denilen Meyveleri yenmeyen fakat portakala benzer koku yayan ağacın .Meyvelerini evinize yerleştirebilirsiniz.

Bu konu ile alaka linke bakmanızı tavsiye ederim
Benzer Konular

24 Haziran 2008 Salı

!!! İNSAN BEYNİNİN GÜCÜ (Bu olay yaşanmıştır) !!!

Polonya'daki Lodz kasabasından çıkan tren, dükkânlara dondurma dağıtır. Görevlilerden ikisi, dondurmaları dükkâna taşımak için dondurma dolabının içine girer. O sırada dolabın kapağı kapanır ve içerde kalırlar. Dolabın kapağını vururlar ama onları duyan kimse yoktur. Öleceklerini anlarlar ve sürekli kendi ken-dilerine "Donucaz, donucaz..." diye mırıldanırlar.


İçlerinden bir tanesi kâğıda "Yavaş yavaş tenimiz donmaya başladı, artık dayanamıyoruz." diye yazı yazar. En sonunda bunlar donucaz diye diye donarak ölürler. O akşam onları orada bir kasabalı bulur ve polise haber verir. Olay yerine gelen polis bunların otopsisini yaparak donarak öldüklerini kamuoyuna açıklar.



AMA DOLAP SABAHTAN BERİ ÇALIŞMIYORDUR...

Lüks ve İsrafa Karşı İslam’ın Kanaat Ahlakı

Mehmet Şevket Eygi/08.06.2008

ANTİ-TÜKETİM konusunda bir kitap hazırlayacağım inşaallah. Yıllardır düşünüyorum, bir türlü gerçekleştiremiyorum.

Halkın bir kısmı korkunç, cehennemi, şeytanî bir israf ve lüks çukuruna düşmüştür. İsraf ve lüks dinimize, akla, vicdana, bilgeliğe, ahlâka, fazilete aykırıdır.

Türkiye halkı, İslâm’ın kanaat ve iktisat (tutumluluk) ahlâkına uygun bir hayat sürse, ülkemizin nimetleri hepimize bol bol yeter de artar. Kalanını da dünyada sefalet çeken kardeşlerimize ve insanlara göndeririz.

Bir vatandaşın, bir ailenin, bir toplumun kendisine yetecek miktardan fazla tüketmesi ve harcaması ahlâka aykırıdır.

Ülkemizde her sene, Afrika’daki Nijer ülkesinin bütün halkını bir sene doyuracak kadar ekmek çöpe atılıyormuş. Ne büyük vicdansızlık, ne büyük ahlâksızlık...

Markete gidiyor, nakit parası yok, kredi kartıyla alışveriş edecek... Kocaman bir araba alıyor, ihtiyacı olup olmadığını düşünmüyor, dolduruyor da dolduruyor. Kasada kartı veriyor, ödüyor. Asıl ödeme sonra... Bir yığın sıkıntı çekiyor, sonra devlete kızıyor. Kızılacak, öfkelenilecek bir surat görmek istiyorsa aynaya baksın!

Geçenlerde, elbise dolabımda hiç giyilmemiş yazlık bir ceket buldum, ona uyacak bir pantolon yoktu. Aksaray’daki yeraltı çarşısına pantolon almaya gittim, bir elbise mağazasının önünde 30 liraya kumaşı ve dikişi birinci sınıf yazlık elbiseler vardı. Niçin bu kadar ucuz diye sordum, görünmeyen yerlerinde küçük defoları varmış, seri sonuymuşlar. 30 lira verdim, bedenime uyan bir takım elbise aldım. Giydiğimde, bazı dostlarım, gayet şıksınız dediler, 30 liraya!..

Geçen hafta Beyazıt karakolu civarındaki geçitte yürüyordum, oradaki bir dükkândan son derece kaliteli ihraç malı, İstanbulin tipi boyna kadar düğmeli bir ceket aldım. Kaç lira verdim biliyor musunuz? Tam 10 lira!..

Birkaç ay önce Çemberlitaş ile Çarşıkapı arasında Mimar Hayrettin Camii altındaki bir ayakkabıcıdan birinci sınıf işçilik, kösele bir ayakkabı aldım, 39 lira. Niçin bu kadar ucuz? Seri sonu, artık o model üretilmiyor, maliyetinin altı fiyata satıyorlar.

Yeme içme konusunda da hiç lükse, israfa, gösterişe, gurura, kibre kapılmam. Halk, esnaf lokantalarında yemek yerim. “Dün Altınkemik restoranda beyaz şaraplı lüfer balığı zıkkımlandım” gibi meraklarım yoktur.

Kışları, Güney Amerika’da yaşayan devegiller cinsinden lama tüyünden yapılmış palto giyerim. Böyle paltolar Avrupa mağazalarında 1000 eurodan aşağıya satılmaz. Bendeniz sonuncu paltomu 90 liraya almıştım.

Gömleğe genellikle 10 lira veririm.

Bir iki yıl önce Sirkeci Ebussuud caddesindeki devlete ait gümrük malları mağazasından çok kaliteli ve gerçekten nefis kravatlar almıştım, tanesi 3 lira...

Geçenlerde Avrupa yelekleri aldım. Tanesi 2,5 lira...

Bereketli, rahat, huzurlu bir hayat sürmek isteyen kanaate ve iktisada riayet etsin.

Eve erzak alıyorum, yemekle bitiremiyorum.

Cebime harçlık koyuyorum, tükenmiyor...

Beslediğim kedilerin berekette ve bollukta rolleri olduğunu düşünüyorum.

Ben kedilere bir tabak yemek veriyorum, Allah bana bir sofra yemek ihsan ediyor.

Yaz geldi ya, açık bıraktığım pencerelerden kumrular evin içine yuvalar yaptılar. Yumurtladılar, kuluçkaya yattılar ve civciv çıkarttılar. Bazıları büyüdü, uçtu gitti.

Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz “Kanaat bitmez tükenmez bir hazinedir” buyurmuşlardır.

Geçim sıkıntısı çekenlere, hanelerinde bereketsizlik olanlara tavsiyelerim;

1. Pahalı ve lüks şeyler almayınız ve yemeyiniz.

2. Makarna, nohut, yeşil mercimek, patates, kuru fasulye gibi gıda maddelerini alıp pişiriniz.

3. Doyduktan sonra kesinlikle yemeyiniz.

4. Balığın bol olduğu zamanlarda ucuz balık tüketiniz.

5. Pahalı ve lüks restoranlara gitmeyiniz.

6. Bazen simit, kızarmış ekmek, beyaz peynir, domates, zeytin veya zeytinyağı, limonlu çay ile kahvaltı ediniz (yemek yerine).

Bu dediklerimi yaparsanız bütçenizdeki açığı kapatabilirsiniz. Bu dediklerim mücerreptir (tecrübe edilmiştir).

Sakın ola kİ, “Müslümana her şeyin en iyisi layıktır” şeytanî felsefesine kapılmayınız. Müslüman her şeyin en iyisini, en lüksünü, en israflısını, en gösterişlisini tüketmez. Allah’ın bizlere en güzel örnek ve model olarak göndermiş ve göstermiş olduğu Peygamberimiz mütevâzı ve kanaatli yaşamışlardır, asla israf etmemişlerdir.

Kendinize karşı kanaatli, mütevazı, tutumlu olunuz; muhtaç kardeşlerinize karşı cömert olunuz, misafirlerinize ikram ediniz.

Türkiye çılgın bir israf ve lüks toplumu haline gelmiştir. İmkânı olan ölçüsüzce tüketiyor, yiyor, giyiniyor, saçıp savuruyor; imkânı olmayan vatandaşlar da bin bir sıkıntı içinde sürüm sürüm sürünüyor. Böyle bir toplum elbette sağlıklı, dengeli, faziletli bir toplum değildir. Öyle Müslümanlar görüyorum ki, kanaatli ve mütevazı yaşamaktan utanıyor, haya ediyor.

Marka fetişizmi... Lüks yerlerde yemek yeme tutkusu... Lüks meskenler, lüks otomobiller, lüks cep telefonları... “Benim televizyonum en pahalısından Plazma televizyonu, şu kadar bin lira... Benim paltom İtalya’da dikilmiş... Elbisem Davalaciro marka... Ayakkabılarım 750 lira...” Böyle küçük gururlar ve kibirler sergileyen kişiler acınacak mahlûklardır. Herifin elbisesi 5 bin dolarmış... Peki, ciğeri kaç para eder? 5 para etmez!.. Bir pislik tulumuna 5 bin dolarlık elbise giydirmişler... Hazret-i Ömer Efendimiz yamalı elbise giyermiş...

Kur’ân-ı Kerim’de müsrifler (saçıp savuranlar, israf edenler) için “Onlar şeytanın kardeşleridir” buyuruluyor. Dikkatli olalım, ayağımızı denk alalım, kanaatli ve mütevazı yaşayalım, şeytanın kardeşleri olmayalım.

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Rating , 10 out of 10 based on 250 ratings