31 Temmuz 2008 Perşembe

Issız Kule



İran'da Mecusi Kahtaran emirinin kızı Habbabe Hatun'un, İslam'a davet mektubunu okuyarak Müslüman oluşunu hazmedemeyen babası onu Issız Kule'ye hapsettirir. Ölümünü bekleyen genç kızın buradan kurtuluşu ve gelişen ilginç olaylar konu edilmektedir.

Altıyüz Dirhemlik İp

Bağdat. Dul bir kadın. Altı öksüz çocuğu ve bir de ihtiyar ana. Kadın geçimi sağlamak üzere, hafta boyu el emeği verir, göz nuru döker iplik eğirir, pazara çıkar ve anası ile çocuklarının rızkını temin etmeye çalışırdı.

Vakti tamam olunca bu dul kadın vefat eder, çocukların bakımı ise ihtiyar kadına kalır. Kadın pazara her hafata çıkamıyor, ip eğiriyordu. Bir zaman baktıki altıyüz dirhem kadar ip eğirmişti, pazara götürmeye karar verdi.

- Ya Rabbi! Bu öksüzlerin, yetimlerin rızkını ver, diyerek sabah erkenden pazarın yolunu tuttu. Yolda giderken Şeyh Abdülkadir Geylani Hazretlerinin evinin önünden geçiyordu. Onu görünce durakladı. Şeyh mürüdleriyle sabah namazından çıkmıştı, yaşlı kadını görünce duraklayarak:
- Hoş geldin bacı, nereye gidiyorsun?
- Bir miktar ipliğim var, pazara götürüp satacağım.
- Ver bakalım. Benden altıyüz dirhem ip isteniyor, bunu ver de ben satayım.
- Memnuniyetle, lütuf buyurmuş olursunuz, efendim dedi ve ipi verdi.

Doğumda Okunacak Dua

Sual: Doğumun rahat ve kolay olması için dua var mı?
CEVAP
Çocuğun rahat doğması için Abdullah ibni Abbas buyurdu ki:
Bir tas, tabak içine (Bismillahillezi la ilahe illa huv El-Halim-ül Kerim. Sübhane Rabbil Arş-ilazim Elhamdülillahi Rabbil âlemin) ve sonra Naziat suresinin son âyetini ve Ke-ennehümden itibaren Ahkaf suresinin son âyetini İslam harfleri ile yazıp, eritip, [sancı başlayınca] anasına içirmelidir. (Bostan-ül-arifin)

Kağıda yazıp suya batırılırsa suyunu içmek de aynıdır. Fotokopi çekerek suya batırmakla da olur.

30 Temmuz 2008 Çarşamba

Egzamaya kudret narı

Egzema Fotoğrafı
Halk arasında mayasıl diye bilinen egzama, derinin kaşıntı ile birlikte sulanması şeklinde meydana gelen bir tür iltihaptır. Tıp dilinde “Erythema pernio” denir. Kaşıntı ve kızartı ile ortaya çıkar. Egzamanın farklı sebeplerle ortaya çıkabilir. Bu sebepler. ruhsal olabileceği gibi alerjik tepkiler veya deriyi tahriş eden maddeler de olabilir. Bazı kimselerde ise irsidir.

Egzama, vücudun hemen hemen her yerinde görülebilir ve bulundukları yere göre isimlendirilirler. Egzamanın tedavisinde en etkili ilaçlardan biri kudret narıdır.

Tedavinin ilk şartı strese girmemek ve egzamalı olan yerleri kaşımamaktır. Ayrıca, su ve sabunlu sudan olduğu kadar uzak kalmak gerektiği de öne sürülmektedir. Su yerine permanganatlı su veya rivanollu su kullanılması tavsiye edilmektedir. Bu arada perhizi de ihmal etmemek gerekmektedir. Acılı, baharatlı ve yağlı kızartma gibi yiyeceklerden uzak durulmalıdır.

Ayrıca, tedaviye yardımcı olmak maksadı ile aşağıdaki reçetelerden de istifade edilebilir:

* Yarım litrelik bir şişe zeytinyağına, bir adet kudret narı konur. Güneş gören bir yerde eriyinceye kadar bekletilir. Kullanmadan önce iyice karıştırılıp, egzamalı yerlere sabah akşam sürülür. Kudret narından yapılan bu ilaç baharatçı ve aktarlarda hazır olarak satılmaktadır.

* 1 kahve fincanı sirkeye batırılan kuru erikler egzamalı yerlere sürülür.

* 2 çorba kaşığı tuzsuz tereyağına 2 tatlı kaşığı kına konur. Merhem haline gelinceye kadar karıştırılır. Günde bir defa egzamalı yerlere sürülür.

* Yarım litre suyun içine 5 tutam mayasılotu konur. 15 dakika kaynatılıp süzülür. Günde bir çay bardağı içilir . Aynı uygulamaya bir hafta devam edilir ailevekadin.com

29 Temmuz 2008 Salı

Mirac Olayı


Sevgili Peygamberimiz "aleyhisselâtü vesselâm", Mirac olayının Kudüs'ten sonrasını şöyle anlatır:
Cebrail aleyhisselam bana bir kap içinde Cennet şurubu, bir kap da süt getirdi. Sütü aldım.
Daha sonra iki bardak daha sundular. Biri su, bir bal; ikisinden de içtim. Hazret-i Cebrail; "Bal ümmetinin kıyamete kadar devam edeceğine, su da, ümmetinin günahlarından temizlenmesine işarettir" dedi.

Sonra beraberce göğe yükseldik. Cebrail aleyhisselam birinci kat göğün kapısını çaldı. Sordular:
- Sen kimsin?
- Ben Cebrail'im.
- Peki yanındaki kim?
- O da Muhammed'dir "aleyhisselâm".
- O'na göğe çıkmak için vahy ve Mirac daveti gönderildi mi?
- Evet, gönderildi.
"Merhaba gelen zata! Bu gelen, ne güzel yolcu!" dediler ve hemen kapı açıldı ve kendimi Âdem'in "aleyhisselam" karşısında buldum. Bana "Merhaba" dedi ve dua etti...
Burada çok melek gördüm. Hepsi kıyamda huşu ve hudu ile durmuşlar "Subbuhün kuddusün Rabb-ül-melaiketi ver-ruh" zikriyle meşguldüler. Cebrail'e sordum:
- Bu meleklerin ibadeti bu mudur?
- Evet. Bunlar yaratılalıdan beri, ta kıyamete kadar kıyam üzere olurlar. Hak teâlâdan diledim ki, bu ibadeti ümmetime nasip etsin. Duamı kabul etti. Namazda olan kıyam odur.

Orada bir cemaate uğradım. Melekler, onların başlarını ezerler, tekrar eski halini alır. Yine döverler, yine eskisi gibi olurdu. "Bunlar kimlerdir?" dedim. "Cuma'yı ve cemaati terk edenlerdir. Rüku ve secdeleri tamam yapmayanlardır" dedi.

Bir cemaat gördüm. Aç ve çıplak idiler. "Bunlar kimlerdir?" dedim. "Fakirlere merhamet etmiyenler ve zekat vermiyenlerdir" dedi.

YA RABBİ

Hilal
Ya Rabbi! Yerde ve gökte sana itaat edenlere merhamet eyle. Ey kerim olan Allah’ım! Lütuf ve keremin hürmetine bütün günahlarımızı, hata ve kusurlarımızı affeyle. Yaptığımız zulüm ve haksızlıklar sebebiyle olan kul borçlarından bizi kurtar. Kereminle eğriliklerimizi düzelt. Kötülüklerimizi iyiliğe tebdil eyle.
Ey dilediğini yok ve var eden Allahı’ım! Kalan ömrümüzde bizi kötülüklerden koru. Razı olmadığın, beğenmediğin şeyleri bize çirkin göster, beğendiklerini sevdir. Bizlere razı olduğun işleri yapmayı nasib eyle. Vefatımıza kadar bu halimizi daim eyle. İradelerimizi bu hususta kuvvetlendir, niyetlerimizi sağlamlaştır. Bunlar için kalbimizi islah eyle. Uzuvlarımızı bu işlere sevk eyle. Bizi muvaffak kıl ve işlerimizde yardım eyle.
Ya Rabbi! Bize senden utanmayı, beğendiğin her söze koşmayı ihsan eyle. Seçtiklerine, sevdiklerine nasib ettiğin, beğendiğin işleri yapma ve seni devamlı anma halini, sırf senin için yapılan amellerin en güzelini yapmayı ömrümüzün sonuna kadar devam etmeyi nasib eyle. Ölümümüzü iyi eyle. Ölümüzü bize ikram, ihsan, sana yakınlık ve sevinç eyle; pişmanlık, üzüntü eyleme. Kabirlerimize neşe ve sevinç ile girmek nasib eyle. Kabirlerimizi cennet bahçeleri ve rahmetinin indiği yerler eyle. Orada bizi korkudan emin eyle. Dirilteceğin güne kadar bizi emin ve kalpleri huzurlu olanlardan eyle.
Ey mahlükatı, geleceğinden şüphe olmayan günde toplayacak olan Allah’ım! Bizi o günden asla şüphemiz yoktur. O günün korkularından emin kıl ve sıkıntılarımızdan kurtar. O günün büyük sıkıntısını bizden kaldır. Bizi Muhammed aleyhisselamın yanında bulunanların arasına kat.
Allah’ım! Hesabımızı kolay eyle. Lütfunla kereminle muamele eyle. Bize amel defterimizi sağ tarafımızdan ver. Sıratı çabuk geçen ve gıbta edilenlerden eyle. Tartı gününde sevabımızı ağır kıl. Cehennem’in sesini bize işittirme. Cehennem’den ve cehenneme yaklaştıracak işlerden ve sözlerden kurtar. Lütuf ve kereminle bizi Cennet’te kendilerine ihsanda bulunduğun peygamber, sıddıklar, şehidler ve salihler ile beraber eyle. Onlarla arkadaş olmak ne güzel.


28 Temmuz 2008 Pazartesi

Kırım kongo kanamalı ateşi

Kırım-Kongo kanamalı ateşinde etken nedir?
Kırım-Kongo kanamalı ateşi nedir?
Kırım-Kongo kanamalı ateşi virusunun kimyasal ve fiziksel etkenlere karşı duyarlılığı nedir?
Kırım-Kongo kanamalı ateşi hastalığı ilk nerede tanımlanmıştır?
Kırım-Kongo kanamalı ateşi bugüne kadar hangi ülkelerde tanımlanmıştır?
Bulaşmada aracı olan bir etken var mıdır?
Kırım-Kongo kanamalı ateşi virusu insanlara nasıl bulaşmaktadır?
KKKA virusunun bulaşmasına etken olan kene nedir? Yer yüzünde kaç türü bilinmektedir?
Kene yaşam döngüsü nasıldır?
Keneler KKKA hastalığı dışında, hayvan ve insanlarda hastalık bulaştırmada biyolojik rol almakta mıdır?
Kırım-Kongo kanamalı ateşi hangi hayvanlarda görülür ve hastalık belirtileri nelerdir?
Kırım-Kongo kanamalı ateşi salgınlarını etkileyen doğa şartları nelerdir?
Kırım-Kongo kanamalı ateşi hangi mevsimde görülmektedir?
Kırım-Kongo kanamalı ateşi için kimler risk altındadır?
Kene ısırığında ne yapılmalıdır?
Kırım-Kongo kanamalı ateşi virüs bulaştıktan ne kadar süre sonra ortaya çıkar?
Kırım-Kongo kanamalı ateşine yakalanmış insanlarda hastalık belirtileri nelerdir?
Kırım-Kongo kanamalı ateşi nasıl kontrol edilir ve nasıl korunulur?
Bu soruların cevaplarını burada bulabilirsiniz

Kene'den korunma yöntemleri


•Kene riski olan yerlerde bulunulduğunda, vücudu tamamen örtecek
giysiler giyilmeli ve açık renkli elbiseler tercih edilmelidir.

•Kenelerin vücuda girebileceği açıklıkların kapatılması önemlidir
(Pantolon paçalarının çorap içine konulması, çizme giyilmesi vb.).

•Kırsal alanlara gidildiğinde vücudun açıkta kalan kısımlarına repellent
olarak bilinen böcek kovucu maddelerin sürülmesi, kenelerin birkaç
saat vücuda yaklaşmalarını engellemektedir.

•Dış elbiselere, yıkamaya da dayanıklı olan, etki süresi uzun kene
öldürücü ilaçlar (insektisit) sürülmesi etkili bir korunma aracı
olabilmektedir.

•Vücut kene yönünden sık sık kontrol edilmeli, kene varsa bir pens
veya cımbızla, kenenin deriye yapıştığı yerden tutulup sağa sola
oynatılarak çivi çıkarır gibi çıkarılmalıdır. Kene vücuttan ne kadar kısa
sürede çıkarılırsa hastalık riski de o kadar azalmaktadır



Ayrıca kenelerden korunmak için Altta yazılan bitkilerle doğal sülüsyon hazırlayıp vücudunaza sürebilirsiniz.
- 2 Bardak Su
- 4 Damla Lavanta Yağı
- Bulabilrseniz birkaç damla hint Limonu
- Nane yağı ( Bulazsanız Taze nane ) - Çay ağacı yağı - okaliptus yağı
- Bir miktar Biberiye
- Bir miktar Adaçayı

Bu sülüsyonu yağlardan hazırlamanız etkisini daha uzun süre korumasını sağlar. Nane, Çay ağacı ve okaliptus yağlarını tek başına kullanabilirsiniz. Bu sülüsyonu kullandığınız zaman bile Yukarıda yazan önlemleri mutlaka alın.

Mİ’RÂC (Mirac) Gecesi


Receb ayının yirmiyedinci gecesidir. Mi’râc, merdiven demekdir. Resûlullahın göklere çıkarıldığı, bilinmiyen yerlere götürüldüğü gecedir.
Mekke ehâlîsi îmân etmiyor. Müslimânlara çok sıkıntı veriyordu. İşkenceye başlamış, işi azdırmışlardı. Resûlullah çok üzüldü. Hicretden bir yıl önce, elliiki yaşında idi. Zeyd bin Hâriseyi alarak Tâife gitdi. Tâif halkına bir ay nasîhat eyledi. Hiç kimse îmân etmedi. Alay etdiler. İşkence yapdılar. Yuhâladılar. Çocuklar taşa tutdular. Ümmîdsiz, üzüntülü, yorgun geri dönerken, mubârek bacakları yaralandı. Zeydin başı kan içinde kaldı. Çok sıcak bir sâatde, yol kenârında, bitkin hâlde oturdular. Orada bulunan bağ sâhibi, Rebî’a oğulları zengin Utbe ve Şeybe adında iki kardeş, köleleri Addâs ile, birer salkım üzüm gönderdi.
Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” üzümü yirken Besmele okudu. Addâs “radıyallahü teâlâ anh”, o zemân hıristiyan idi. Bunu işitince şaşırdı. (Yıllarca buralardayım. Kimseden böyle söz duymadım. Bu nasıl sözdür?) dedi.
Resûlullah: Sen neredensin? buyurdu.
Addâs: Nineveliyim, dedi.
Resûlullah: Yûnüs aleyhisselâmın memleketinden imişsin, buyurdu.
Addâs: Sen Yûnüsü nereden tanıyorsun? Onu, buralarda kimse bilmez, dedi.
Resûlullah: O benim kardeşimdir. O da, benim gibi Peygamber idi, buyurdu.
Addâs: Bu güzel yüzün, bu tatlı sözlerin sâhibi yalancı olmaz. Ben inandım ki, sen Allahın Resûlüsün, dedi. Müslimân oldu. Yâ Resûlallah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem”! Yıllarca bu zâlimlere, bu yalancılara kulluk ediyorum. Herkesin hakkını yiyorlar. Herkesi aldatıyorlar. Hiç iyi tarafları yok. Dünyâlık toplamak, şehvetlerini yapmak için her alçaklığı göze alıyorlar. Onlardan nefret ediyorum. Sizinle birlikde gitmek, size hizmetle şereflenmek, câhillerin, ahmakların size yapacağı saygısızlıklara hedef olmak, mubârek vücûdünüzü korumak için fedâ olmak istiyorum, dedi.


26 Temmuz 2008 Cumartesi

Hacı bayram-ı veli’nin bazı nasihatleri

İnsanların fitnesinden kurtulmak istiyorsanız, çarşı ve pazarda sık sık bulunmayınız

Hiddet ve kin, hakikatleri gören gözleri kör eder.Öfke ,iyi düşünmeyi daraltır,yanıltır.

Allahü tealaya isyan yolunda, hiçbir kimseye yardım etmeyiniz

Küçük çocukları seviniz, başlarını okşayınız.Onları sevindiriniz ki , Peygamber efendimizin emrini yerine getirmiş olasınız.

Çarşıda ve cami avlusunda hiçbir şey yemeyiniz.Yol ortasında durmayınız.Ticaret erbabının dükkanlarında uzun müddet oturmayınız.

Hiçbir Günahı küçümsemeyin, çok çalışın. Boş gezenler zengin bile olsa, arkadaşları şeytan,kalpleri şeytanın konağı olur.

Helalinden kazanıp , onları fakirlere cömertçe veriniz

Ölümü çok hatırlayınız, ölüm gelmeden hesabınızı yapınız.Tövbe ediniz ki affa kavuşasınız.

Dünya gamından,nefsin sıkıştırmasından hafifleyip kurtulmak istiyorsanız,kabristanları sık sık ziyaret ediniz

Ayıp ve kusurlarını gördüğünüz , arkadaşlarınızın ,komşularınızın,sırlarını ifşa etmeyiniz.Çünkü gördüğünüz bu sırlar size emanettir.Emanete hıyanet ise çirkin bir harekettir.

Alim ve velilerin kabirlerini ziyaret ediniz.Zira o büyükler, kendilerini ziyaret edenlere şefaat ederler.Orta anadolu evliyaları kitabından alınmıştır

Kene ısırması



Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanan kene ısırması ve kene ısırmasına bağlı olarak yapılan tedavi ve uygulamaları gösteren faydalı ve eğitici bir video

25 Temmuz 2008 Cuma

Tatlı tatlı


Biz simit tatlısı der yeriz .Simide benzer .
Çıtır çıtır ve hafif olur , Aynı zamanda ekonomiktir de .Tadı tulumba tatlısını andırır hatta tulumba tatlısı diyenlerde vardır.

Asker ocağında iken sabahları karavanayı beğenmez isek bu tatlılardan alır ekmek arası yapıp yerdik.
Bu tatlının bir benzerini ( Düz halini diyelim ) , Diyarbakır da sabahları satarlar.İlginçtir. İlk gördüğümde tuhafıma gitmişti ama öyle. Sabahları simit vs. satıldığını hepimiz biliriz ama tatlı satıldığını Bilmeyen varsa bilsin .
.Tatlısadım diyorsanız , fazla para vermek istemiyorsanız bilginiz olsun.

insan ve hayvan dostluğu




İnternette yalnızca youtube sitesinde bu video

tam 4,8 milyondan fazla izlendi.

Henüz yavru iken alıp büyütülen arslan ile onu büyüten insanlar arasındaki sevginin göstergesi. Tabi bunun yanında hayvan hayvandır. Haberlerde birçok kez arslan saldırısı ile ölen hayvan bakıcılarını duyuyoruz . Fakat bu video gerçekten ilginç

Sıkıntıda okunacak dûa'lar

Sıkıntılardan kurtulmak için sebeplere yapışmalıdır.
Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(İstiğfara devam eden, her sıkıntıdan, her dertten kurtulur, ummadığı yerden rızıklanır) [Nesâî]
(Lâ ilâhe illallah demek 99 belâyı defeder, en aşağısı sıkıntıdır.) [İ.Asâkir]
(La havle ve la kuvvete illa billah okumak, 99 derde devadır. Bunların en hafifi sıkıntıdır.) [Hakim]
(Sıkıntıya düşen veya borçlanan, bin kere "La havle ve la kuvvete illa billahil aliyyil azim" derse, Allahü teâlâ işini kolaylaştırır.) [Şira]
(Sıkıntılı iken "Hasbünallah ve ni'mel-vekîl" deyiniz!) [İ. Merdeveyhî]
(Yasin okuyanın sıkıntısı gider.) [Deylemî]
(Sabah akşam İhlâs, Felak ve Nas'ı üçer defa okumak, belâ ve sıkıntıları giderir.)
(Lâ ilâhe illallah kable külli şey'in, Lâ ilâhe illallah ba'de külli şey'in, Lâ ilâhe illallah yebka Rabbünâ ve yefnî küllü şey'in diyen sıkıntıdan kurtulur.) [Taberânî]
(Cuma namazından sonra, ihlas, Felak ve Nas'ı yedişer defa okuyan, bir hafta, kaza, belâ ve sıkıntılardan kurtulur.) [İ.Sünni]
(Sıkıntı için şu duayı okuyun: La ilahe illallahülazim-ül-halim la ilahe illallahü Rabbül-Arş-ilazim la ilahe illallahü Rabbüs-semavati ve Rabbül-Erdı Rabbül Arşil-kerim.) [Müslim]
(Sıkıntıya düşen 7 defa Allah, Allahü Rabbi, lâ üşrikü bihi şey'a desin!) [Nesâî]
(Sıkıntı için, "Allah, Allah Rabbünâ lâ şerîkeleh" deyin!) [Beyheki]
Sıkıntıdan kurtulmak için, Allahü teâlâya kalbinden yalvararak, 14 secde âyetini [ezberden, ayakta] okuyup, her birinden sonra, hemen secde etmelidir. (Nur-ül-izah)
(Bismillâhirrahmânirrahîm ve lâ-havle ve lâ-kuvvete illâ billâhil' aliyyil'azîm) okumak, sinir hastalığına ve bütün sıkıntılara iyi gelir.
İmam-ı Cafer hazretlerinin sıkıntıya düşünce, okuyup, sıkıntıdan kurtulduğu duâ şöyledir:
(Yâ uddetî ınde şiddetî, ve yâ gavsî ınde kürbetî! Ührüsnî bi-aynikelletî lâ tenâmü vekfinî birüknike ellezî lâ yürâmü) Anlamı şöyledir: Güçlükte desteğim, sıkıntıda imdâdıma yetişen, her ân görüp gözeten Rabbim, beni muhafaza et, sonsuz kudretinle, bana yardım eyle!
Sadaka vermek ve 70 kere (Estağfirullah min külli mâ kerihallah) demek, sıkıntıları giderir. Bu istiğfarın anlamı, "Ya rabbi, razı olmadığın şeylerden ne yapmışsam hepsini affet, yapmadıklarımı da yapmaktan koru." demektir. Sıkıntı için şunlara da riayet edilmelidir.
Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(Sıkıntıları sadaka ile önleyin.) [Deylemî]
(İstigfara devam eden, sıkıntılardan kurtulur.) [Nesâî]
(Tarak kullanmak, sıkıntıyı giderir.) [Deylemî]
(Güzel koku ve temiz elbise sıkıntıyı azaltır.) [Bostan]
(Abdestten artan suyu içmek sıkıntıyı giderir.) [Deylemî]
(Akik yüzük sıkıntıyı giderir.) [Ukayli]
(Başkasının sıkıntısını giderenin sıkıntısı gider.) [İ. Ahmed]
(Sıkıntıda duâm kabul olsun diyen, genişlikte çok duâ etsin.) [Tirmizî]
(En üstün ibadet sıkıntıya sabretmektir.) [Tirmizi]
Cepte altın taşımak da sıkıntı için faydalıdır. huzurpinarı.com

24 Temmuz 2008 Perşembe

Sivrinekler ısırdığında kaşınmayı ve şişliği engellemek


Sivrisinek ısırığına ne iyi gelir ?

Sivrisinek ısırdıktan sonra oluşan kaşıntıyı engellemenin basit yolları

Biliyorsunuz ki kaşıntısı insanı sinir eder , sonrasında oluşan şişliğin yayılması da cabası..

-Önce bir muz alın
-muz kabuğunun iç kısmını sivrisineğin ısırdığı ve kaşınan yeri güzelce ovalayın.
Çizilmemesine özen gösterin.
15-20 dakika sonra kaşıntının ve şişliğin azaldığını hissedeceksiniz
-lapa izi bir süre sonra kurumaya başlayacak
-bu işlemi yaparken sakın kaşımayın ve kanatıp yayılmasını sağlamayın
-90 dakika boyunca o kuruyan lapayı yıkamamanız gerekiyor.


Ayrıca Kokusuna katlanacaksanız , bu işlemi çiğ sarımsak ile de yapabilirsiniz .
Diş macunu da sivrisinek ısırıklarına iyi gelir

Isırılan yere sirke ve limon sürebilirsiniz


Eğer sivrisineklere karşı bir alerjiniz varsa ,sizde başka yan etkiler oluşturuyorsa doktora başvurmalısınız

İslam terörü olmaz


Sual: İslam terörü diyorlar, böyle şey olur mu?
CEVAP
Amerika’daki intihar saldırıları bahanesiyle, ısrarla İslam terörü tabiri kullanılmaya
başlandı. Ekrana bir binanın yanışı getiriliyor, arkasından namaz kılan müslümanlar gösteriliyor. Uçakta Kur’an-ı kerim bulundu, seccade bulundu, tesbih bulundu, işte İslam terörü deniyor.

Herhangi bir Müslüman suç işleyince, suçlu İslamiyet mi olur? Hıristiyan Sırplar, ne zulümler yaptı. Kim Hıristiyan zulmü veya Hıristiyan terörü dedi? Hıristiyan Ermenilerin, Yunanlıların, Rusların zulümleri pek meşhurdur. Kim buna Hıristiyan zulmü veya terörü dedi? Denmesi de yanlış ve çirkin olur.

Almanlar, Fransızlar, İtalyanlar terör çıkarsa, buna Hıristiyan terörü mü denir? Yoksa Alman terörü, Fransız terörü, İtalyan terörü mü denir? Terörün din ile ilgisi yoktur, olamaz. Hele İslam terörü asla olamaz. Müslümanlıkta, hayvana, ağaçlara, otlara binalara bile zarar vermek yoktur. Hele intihar hiç yoktur.

Diyelim ki, Amerika’daki terörü Türkiye’den bazı kimseler yapmış olsa, Türk terörü mü denir, yoksa Müslüman terörü mü denir? Amerika’daki terörü kim yaptıysa onların terörü olmaz mı?. Taliban yapmışsa, Taliban terörü denir, Filistin yapmışsa Filistin terörü denir. Japon yapmışsa, Japon terörü denir. Mensup olduğu din ile terörün ne ilgisi vardır? Bazıları bulanık suda balık avlıyor. Vur abalıya kabilinden her fırsatta Müslümanlığı suçluyorlar. Devamlı ekrana namaz kılanlar getiriliyor. Bu yapılanlar apaçık bir din düşmanlığıdır. Amerika’da da bu yönde saldırılar başlamış, Müslümanlara karşı bir cephe alınmıştır.

İslamiyet’ten önce, Arabistan halkı çok vahşi idi, gerici idi. Kâbe’yi çıplak olarak tavaf eder, tesettüre riayet etmezlerdi. Putlara tapar, kız çocuklarını diri diri toprağa gömerlerdi. Şarapçı, kumarbaz, faizci ve tefeci idiler. İslâmiyet gelince, bunların hepsi kaldırıldı. İnsanlar medenileşti. Resulullah efendimizin vefatından sonra, İslamiyet’i bırakıp dinden dönüp, eski kötülüğe dönenlere mürted ve mürteci adı verildi. Dinden dönmeye de irtica dendi. Her müslüman, bu irticayı sevmez.

Bu tabirler, Tanzimat’a kadar bu manada kullanıldı. Devrimcilerin ve evrimcilerin tepki, etki ve yetkisiyle Tanzimat’tan sonra, dini bırakmaya değil, müslümanca yaşamaya irtica dendi. Namaz kılan, içki içmeyen, tesettüre uyan müslümana da gerici dendi. Mürtede, aslını inkâr edene, ahlaksıza, edepsize, soysuza, ayyaşa, Türk düşmanına ilerici denmeye başlandı.

Üniversiteyi bitirmiş, ilim, sanat, ticaret sahibi, ahlaklı, faziletli, vergilerini veren, kanunlara uyan ve herkese iyilik eden, hakiki bir müslüman, bu taşkınlıklara katılmadığı için, gerici olmaktadır. Böyle ilericiler, gençleri fuhşa, tembelliğe, dünyada felakete, ahirette de sonsuz azaplara sürüklüyorlar. Aile yuvalarının yıkılmasına sebep oluyorlar. Kısacası, gayri müslimlerin yalnız ahlaksızlıklarını taklit edenlere ilerici diyorlar. Müslümanlar gibi, Cennete, Cehenneme inanan Avrupalılara, Amerikalılara da gerici demediklerine göre, Müslümanlara, kendi ahlaksızlıklarına uymadıkları için gerici diyorlar.

Her fırsatta, Müslümana, dinci, köktendinci, çağdışı, gerici, irticacı, çember sakallı, örümcek kafalı, yobaz, mürteci, bağnaz, mutaassıp, tutucu, muhafazakâr, softa, aşırı sağcı, ilkel, şeriatçı, tarikatçı, hilafetçi, padişahçı, saltanatçı, fundamentalist, radikal gibi yaftalarla saldırıyorlar, tesettürü, tesbihi, takkeyi bahane ederek dini kötülüyorlar, Müslümanlığa şark dini, hortlatılan kara kuvvet, Kur'an-ı kerime çöl kanunu, ibadete müzik karıştırmaya uygar batı dini, haram işleyenlere sanatçı diyorlar. Şimdi de İslam terörü çıkardılar. Müslümanlar dostunu düşmanını iyi bilmelidir.

Hayvan ve insan kesenler
Sual: Bir ateist diyor ki: “En büyük ibadetin, bir hayvanı boğazlamak olduğunu kabul eden İslam dininin, bugün yeryüzünün en acımasız, en vahşi, en kanlı, en bıçaklı-satırlı terörü ile suçlanması, bence rastlantı değil. Bahçelerinde besledikleri kuzuları gözlerinin önünde kesile kesile büyüyen ve böylece Cennete gideceklerine inandırılan çocuklar, artık kan akıtmaktan, kesmekten, öldürmekten kaçınmıyorlar.”
CEVAP
Müslümanlık yeni mi geldi? 1400 yıldan beri yok mu? Bu zamana kadar kurban kesen Müslümanlar, eli satırlı anarşist mi oldu, hep insan mı kestiler? Bu cehalet mi, yoksa dine saldırmak için bir bahane mi? Kurban, en büyük ibadet sözü de yanlıştır. Kurban kesmek, zengine sadece Hanefi’de vacip, diğer üç mezhepte sünnettir. Yani kurban kesmeyen günaha girmez. Dinimizdeki en büyük ibadetin ne olduğunu, ateist nereden bilsin ki? O, sadece bahaneler bulup, hakkı bâtıla katmaya, Müslümanlara çamur atmaya çalışır.

Kurban kesmek, Müslümanlıktan önce de Hak dinlerde var idi. Yahudilerin de, Hıristiyanların da Peygamber olarak kabul ettikleri atamız İbrahim aleyhisselamın sünnetidir. Hazret-i İbrahim, oğlunu kesmeyip, bir koçu kestiği için, bu sünnet asırlardan beri devam etmektedir. Çocukların sünnet olmaları da atamız İbrahim aleyhisselamdan kalmıştır.

Müslüman kültüründe yetişen, vahşi bir terörist oluyorsa, bu ateist, dağda yetişmedi ya... O da kurban kesen Müslümanların arasında büyüdü. Kurban kesilmesi onu hiç mi etkilemedi? Demek ki kurban kesmenin terörle bir ilgisi yok. Ama Müslümanlara saldırmak için, kurban kesmeyi bahane ederek Müslümanları potansiyel terörist olarak göstermeye çalışmaktadır.

Avrupalı fanatikler gibi ateistler, hayvan kesmeye değil, kurban kesmeye karşıdır. Ama bunu hayvan hakları adı altında yapıyorlar. Avrupalılar, hayvan kesip hiç et yemiyorlar mı? Yahut zevk için boğa güreşleri düzenleyip, sonunda boğayı şişleyip öldürmüyorlar mı? Vahşi hayvanları öldürüp kürklerini giymiyorlar mı? Çinliler, Japonlar kedi köpek kesip yemiyorlar mı? Bunların maksadı hayvan korumak değil, Müslümanlığa saldırmak için bir bahane.

Gazetelerde görüyor, televizyonlarda izliyoruz. Hayvanları koruma adı altında yapılan toplantılara gelen bayanların hemen hemen hepsinde astragan kuzu postu, Samur veya vizon kürkler oluyor. Bunların maksadı, hayvanları korumak değil, kurbanı istismar ederek Müslümanlığa çatmak ve çamur atmaktır.

Müslümanım diyenler terör yapınca, en acımasız, en vahşi, en kanlı, en bıçaklı-satırlı terör oluyor da, gayri müslimler terör yapınca, sevecen, uygar ve kansız bıçaksız mı oluyor? Bosna - Hersek, Kosova, Türkistan, Cezayir, Çeçenistan, Karabağ, Filistin ve daha başka ülkelerde yıllarca yaptıkları zulüm insancıl mıydı? PKK’lılar arasında Hıristiyan Ermenilerin bulunması, yapılan katliamları sevecen hale mi getiriyor? Bu ne sakat görüş böyle? Hıristiyan Sırpların yaptığı zulümlere, biz Hıristiyan terörü mü dedik? Herkes Sırp zulmü dedi.

Ateistin, kurban kesmeyi bahane ederek, Müslümanlığı terör dini gibi göstermeye çalışması, onun kötü maksatlı olduğunun açık delilidir.

Herkes yaptığının neticesine katlanır
Sual: Günümüzde, dünyanın bir çok yerinde, dinimiz ile ilgili çeşitli menfi propagandalar yapılıyor. Hâşâ, İslam terör dinidir deniyor. Bunlara inanıp da, İslamiyet’i araştırmayan, sorumluluktan kurtulur mu?
CEVAP
Mekkeli müşrikler de, Peygamber efendimiz için hâşâ deli dediler, büyücü dediler. Bunlara inanıp da imandan mahrum kalanlar oldu. Müşriklerin iftiralarına inandıkları için, bunlar sorumluluktan kurtulamaz. Herkes tercihini yapmakta serbesttir, hür iradesi ile kararını verir ve neticesine de katlanır.

Cennete veya Cehenneme girmeyecek olanlar, İslamiyet’i hiç duymamış olanlardır. Günümüzde ise, bu imkansız gibidir. Her dilde, dinimizi doğru olarak anlatan kaynaklar mevcuttur. Hele şimdi, Internet sayesinde bunlara ulaşmak, daha da kolaylaşmıştır. Buna rağmen İslamiyet’i araştırmayan, ahirette mazeret beyan edemez ve sorumluluktan kurtulamaz. dinimizislam.com

23 Temmuz 2008 Çarşamba

Şark Çıbanı - Leishmaniasis

Yakarca ısırması
Leishmaniasis , yani bizim anladığımız dilde “şark çıbanı”. Yakarcaların ( Tatarcık ) ısırması ile bulaşan bir deri hastalığı . Bu hastalık iki türlü .

Birincisi deride enfeksiyona sebebiyet verip yara vb. yol açıyor. Şark Çıbanı yada doğu yarası da denir.
İkincisi ise iç organları etkileyen dalak ve karaciğerin şişmesi ve uzun zaman gitmeyen Siyah ateş diye bilenen ateşin oluşması.
Leishmaniasis diye arama motorlarında arama yaptığınızda ne şekilde yaralara sebebiyet verdiğini görebilirsiniz.
Dünyada yarım milyon insanı tesir ettiği sanılıyor . Bu hastalık Şimdiye kadar en çok Afganistan, Suriye, Suudi Arabistan, Bangladeş, Brezilya, Hindistan , Sudan ve Peru'da meydana geldi. Deride ki yara, antibiyotik ile tedavi edilse dahi, aylardan sonra bile devam ediyor. Ayrıca haftalarca yüksek ateş de cabası.Bu sebepten dolayı Isırığa maruz kalıp hastalığa yakalanmaktansa , en iyi yol kendimizi korumak.Bunun için “permethrin” içeren böcek kovucular ve “deet” kullanmalısınız. Amaç vücud kokusunu engellemek. Eğer siz iyileşmeyen bir yara’ya sahipseniz ve devamlı ateşiniz yüksek ise Leishmaniasis hastalığına yakalanmış olma olasılığınız vardır. Bir hekime görünmelisiniz.

Bu kadar yazdık birde iyi bir şey yazalım. Yakarca ısırmasından sonra oluşan yaralardan kurtulmak için. Halk arasında “sinirliot” olarak bilinen bitkinin (bazı yerlerde yara otu diye de bilinir) . Diğer isimleri boğa yada ateş yaprağıdır .bu bitkiyi ezerek Oluşan yaraların üzerine konduğunda yarayı iyi ettiği bilinmekte ve hiçbir yan etkisinin de olmadığı söylenmektedir.

Yakarcaların ısırmasını engellemek için Nane yağı sürebilirsiniz.

Sıcak havalara dikkat


Son günlerde hava sıcaklıkları iyice artmaya başladı. Sıcak ve bol güneşli havaların, insanın psikolojik durumunda olumlu etkileri olduğu gibi, biyolojik durumunda da bazı olumsuz sonuçlara yol açabildiği biliniyor.

Sıcak havaların yetişkinler üzerinde bile olumsuz etkiler oluşturduğunu biliyoruz, bu durumdan çocukların nasıl etkilenebileceğini tahmin etmek hiç de zor olmuyor. Çocukların vücutlarından su kaybı daha hızlı gerçekleştiği için onlar sıcak havalardan yetişkinlere oranla daha çabuk etkilenebiliyorlar.

Bu konuda neler yapabilirsiniz?

1- Çocukların rahat, geniş, hafif ve açık renkli giysiler giymesine özen gösterin.

2- Çocuğunuza mutlaka bandana gibi bir başlık giydirin, böylece çocuğunuzun başını güneş ışınlarının direkt etkisinden korumuş olursunuz.

3- Çocukların sıvı alımlarının artırılmasına önem verin. Onlara sık sık sıvı içecekler vererek vücutlarının susuz kalmamasına özen gösterin.

4- Açık havada oynanacak oyunların zamanlarını saat 11.00’den önce ve 14.00’ten sonra olmak üzere düzenleyin.

5- Çocuğunuzun gölge olan yerlerde oynamasına özen gösterin.

6- Çocukların, çok sıcak ortamlardan çok soğuk ortamlara (ya da tam tersi) geçmelerine izin vermeyin. Ani ısı değişikliklerine maruz kalmak enfeksiyonlara zemin hazırlar.

7- Çocukların bulundukları ortamlarda eğer klima ya da fan gibi araçlar çok fazla çalıştırılıyorsa derecelerinin iyi ayarlanmış olmalarına özen gösterin. Çok düşük derecelere ayarlanmış klimalar çocuğu sıcak havaların zararlı etkisinden korumak yerine onun hasta olmasına neden olabilir.

8- Dışarı çıkarken eğer uzun süre güneşli ortamda kalacaksanız (mesela denize giderken) çocuğunuzun cildine çocuklar için hazırlanmış güneş kremlerinden bulunmasına dikkat edin. Ciltleri çok hassas olduğu için güneş yanıkları oluşabileceğinden 30 koruyucu faktör ve üzeri kullanılabilir.

9- Çocukların sıcak havalarda çok soğuk yiyecekler yemelerini ya da içecekler içmelerini engelleyin. Dondurmanın, külahta azar azar yenmesi ve arkasından bir bardak su içilmesi durumunda hiçbir zararı yoktur.

10- Çocuklarınıza sık sık duş aldırın. Böylece terlemenin yol açabileceği pişik ve çeşitli kızarıklıkların önüne geçmiş olursunuz.
Çocuklarınızın ense bölümünde sık sık terleme ve buna bağlı döküntü oluyorsa saçlarını kestirebilirsiniz.

11- Güneş ışınlarının yoğun olduğu saatler dışında yüzme aktivitesi çocuğunuzun sıcak havalarda bunalmasını engelleyecektir. Ancak dikkat etmeniz gereken en önemli konulardan bir tanesi yüzülen yerin temiz olup olmamasıdır. Denizler için genelde temizlik problemi söz konusu değil iken havuzlar için bu sorun oldukça önemlidir.
Çocuğunuzun girdiği havuzun temiz olmasına özen gösterin, temizliğinden emin olmadığınız havuzlarda çocuğunuzun yüzmesine müsaade etmeyin. (29 Haziran 2006)ailevekadin.com dan alnmıştır

Bronşit için doğal çözümler



Bronşit için kullanılabilecek doğal şifa reçeteleri:

* İki adet 2 siyah turp soyularak, rendelenir ve suyu sıkılır, süzüldükten sonra bir kaba alınır. Günde üç defa; yarımşar çay bardağı turp suyunun içine bir tatlı kaşığı süzme bal ilave edilerek iyice karıştırılır ve yemeklerden önce içilir.

* Bir çay bardağı şalgam suyunun içine 2 tatlı kaşığı bal konur. 5 dakika hafif ateşte kaynatılır ve sabah-akşam sıcak sıcak içilir.


* Bir kahve kaşığı hardal tozu ile bir kahve kaşığı bal karıştırılıp yenir.


* Yarım kilo süzme bal; 10 tatlı kaşığı toz karanfil, 10 tatlı kaşığı dövülmüş anason tohumu, 10 tatlı kaşığı dövülmüş ısırgan tohumu, 10 tatlı kaşığı dövülmüş keten tohumu, 10 tatlı kaşığı dövülmüş şalgam tohumu konur. Macun haline gelinceye kadar karıştırılır. Her sabah aç karnına ve gece yatarken birer kaşık yenir.

* Bir tutam gül hatmi kökü, bir çorba kaşığı anason, bir çorba kaşığı adaçayı, 50 gram meyan kökü, iki tutam çam yaprağı karıştırılır. Ufalanıncaya kadar bir havanda dövülüp bir kavanoza konur. Günde 3 defa (sabah, öğle, akşam) bu karışımdan 2 tatlı kaşığı bir su bardağı kaynak suyun içine konup 15-20 dakika süreyle demlenir. Sonra süzülerek ılık ılık içilir.

* 4 bardak suya bir çay bardağı dolusu arpa ile 2 çorba kaşığı tere tohumu ve 50 gram meyan kökü konarak 15-20 dakika kaynatılıp süzülür. Her gün 3 defa, içine bir tatlı kaşığı bal ilave edilerek birer kahve fincanı içilir.

* Ayrıca, sakız gibi taze maydanoz ve nane çiğnemek de çok faydalıdır.
ailevekadin.com dan alınmıştır.

22 Temmuz 2008 Salı

Gözlüklü Örümcek

Daha Önce herhangi bir örümceği bu kadar yakından izlememiştim.

Dikkatli bakarsanız sanki güneş gözlüğü takmış
Örümcek
Örümcek
Örümcek



21 Temmuz 2008 Pazartesi

Arı Fotoğrafı


Dün günlerden pazardı.Balkonda oturmuş dinleniyorken, üzerimizde dolaşan arı ( biz sarıca arı ) diyoruz , nasıl olduysa masanın üzerine düştü. Belki biz çarptık belki de kendisi . Sonrasında , arı masanın örtüsünü ısırıp etrafında dönmeye başladı. Bir taraftan da masa örtüsünü sokmaya çalışıyor ve kanatları hareketsiz ha bire dönüyordu.
Fotoğraf makinesi’ni elime alıp çekmeye başladım , hayretler içinde izliyorum. Çocuklar korkuyor tabi bu durumda. Sonra bir çubuk yardımıyla kaldırıp tekrar fotoğrafını çekip bıraktım. Kendi kendine sanki egzersiz yapıyor ve kendini tedavi ediyordu. Sonra yürümeye başladı sağa – sola uçup gitti.

Bana da bu fotoğraflar kaldı

19 Temmuz 2008 Cumartesi

Dondurma sevmeyen var mı?

Karbonhidrat, protein, kalsiyum, fosfor, demir, çinko, magnezyum, sodyum, potasyum, A, B ,C, D ve E vitaminleri yönünden zengin içeriği nedeniyle, dondurma aynı miktar süte göre daha yüksek oranda enerji, mineral ve vitamin kaynağıdır. Bu nedenle dondurma, özellikle çocuklar için yazın tüketimi artan çok değerli bir besindir. Genellikle çocuklar yaz aylarında daha az süt tükettikleri için kalsiyum ihtiyaçlarını karşılamak daha zordur. En iyi kalsiyum kaynağı olarak bilinen süt, yoğurt, peynir gibi besinlerin yanı sıra sütten hazırlanmış olan dondurmayı tüketmek çocukların kalsiyum ihtiyacına da katkı sağlar.

Sağlık problemi olmayan her çocuk dondurma yiyebilir. Ancak bir yaşına kadar bütün besinlerle yeni tanışan, alerji riski yüksek olan çocuklara dondurma vermek doğru değildir. İnek sütü ve yumurta alerjisi olan veya diyabetik çocuklara dondurma yedirilmemelidir. Bir yaşından büyük çocuklarda ise aşırıya kaçmadan dondurma tüketimi yararlıdır.

Dondurmanın yemekten sonra verilmesi hem iştah kapanmasını önler, hem de midede soğuk yiyeceğin oluşturabileceği rahatsızlıkların ortaya çıkışına engel olur. Dondurma her mevsim tüketilebilecek sağlıklı bir tatlı olarak da kabul edilebilir.

Dondurmayı tüketirken dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, dondurmanın sağlık ve hijyen kurallarına uygun hazırlanmış olmasıdır. Özellikle dondurmanın yapıldığı sütün pastörize olması ve hazırlanırken mikroorganizmalarla bulaşmasının önlenmesi gereklidir. Süt mikroorganizmaların üremesi için çok iyi bir ortamdır. Bu nedenle çok kolay bozulur ve sağlığa zararlı bir duruma gelir. Üretim esnasında gıda maddeleri tüzüğüne uygun olan katkı ve renk vericilerin kullanılması, uygun paketleme ve etiketlemenin yapılmış olması, üretim sonrası dağıtımının soğuk zincire uygun yapılması çok önemlidir.

Açıkta satılan dondurmalar da yenilebilir, ancak güvenilir yerlerden alınmalıdır. Dondurmanın içinde buz kristallerinin olması kurallara uygun üretilmediğinin göstergesidir. Buz kristalleri boğazı çizerek tahrişe ve enfeksiyonlara sebep olabilir. Ambalajlı ürünlerde sık satış yapılan yerleri tercih etmek, ambalajın ve şeklin bozulmamış olmasına dikkat etmek ve son kullanma tarihlerine göz atmak hem kendi sağlığınız hem de çocuğumuzun sağlığı için gereklidir.

Son söz olarak her mevsim alınabilecek çok değerli bir besin ve enerji deposu olan dondurmanın aşırılığa kaçmadan, acele etmeden yavaş yavaş ve arkasından mutlaka su içilerek tüketilmesinin faydalı olacağı düşüncesindeyim.
(15 Temmuz 2007)
ailevekadin.com dan alınmıştır.

15 Temmuz 2008 Salı

Sivrisinekler icin cozum

Sivrisineklerden kurtulmak
Sivrisinekler, hastalık ( sarı humma – sıtma ) ve ısırdıktan sonra kaşıntılı rahatsızlığı veren zararlı hayvanlardır. 1 saatte 1 mile yakın mesafe kat edebilirler.Bir defada 200-300 arası yumurta yumurtlayabilirler.Küçük durgun su birikintileri ,bataklık ve çamurlu ortamlar çoğalmaları için yeterlidir.Eğer gerekli önlemi almaz iseniz 3,5 hafta gibi bir zaman içerisinde daha çok çoğalarak , onlardan daha çok nefret etmenizi sağlayacaklardır. Sivrisineklerin olmadığı bir hayat istiyorsanız, bir dizi önlemler almalısınız.Yada onların varlığından şikayet etmemelisiniz.

- Sivrisinekten kurtulmak için Önce onları nasıl kontrol edebileceğimize bakalım.-

- Eviniz bahçeli ise genişi bir balkonunuz varsa, çevrenizde size gerekli olmayan durgun su birikintilerinden kurtulun.Eskimiş oto lastikleri ,kovalar,boş duran saksıların içindeki sular olabilir.
- Bu su birikintilerinin olmaması sivrisinek lavraları’nın sizin bahçenizde olmaması anlamına gelir.

- Çöplerinizi kapalı olsun ve mümkün olduğunca biriktirmeyin.Çöp kokuları sivrisinekler için davetiyedir.


- Pencere ve kapılarınıza sinek ve sivrisineklerin gelmesini önleyecek dayanıklı tüller kullanın.

- Bebeğiniz ve çocuklarınızın yattığı yerlere, hatta kendi yatağınızda bile cibindirik kullanın. Çocuklarınıza daha n fazla zarar verebilir.

- Bahçenizde havuz ve akvaryum varsa mutlaka haftada bir temizleyin. Büyük bir havuza sahipseniz yeterli miktarda klorlandığından emin olun. İmkanınız varsa Havuz ve akvaryumunuza balık ve diğer su canlılarına zarar vermeyen ve larvaların ölmesini sağlayan “larvicide” ( larvalar için tablet ) koyun.

- Bahçe ve balkonunuzda sodyum lambaları kullanın. Sivrisineklerin daha az gelmesine ve elektrik tasarrufu yapmanızı sağlar.

Bu yazdıklarımız sivrisinekler için elbette çözüm değil. Ama bu önlemleri almamak kesinlikle onların çoğalmalarına ve size vereceği zararın devamı demektir.

Şimdi sivrisineklerden kimyasal ilaç kullanmadan, nasıl kurtulacağımıza bakalım.

- Listerine , sivrisineklerden kurtulmanın yollarından birtanesidir. Antibakteriyel özelliği olan listerin’in ağız ve diş sağlığı için kullanıldığını biliriz. Oysa sivrisineklerin düşmanıdır. Sprey olarak kullandığınızda sivrisinekler yaklaşmaz.Doğal ve yan etkisi yoktur.Diğer bazı haşere’leri de sizden uzak tutar.
- Kedinanesi yağı yada nane yağı, Çay ağacı yağı, okaliptus ve su karışımı ile hazırlayacağınız silüsyonları sürmek, sivrisineklerin ısırmaması için sürdüğünüz “deet” tarzı sivrisinek kovucudan daha etkili ve zararsızdır. Ayrıca 10 kat daha etkilidir. Kedinanesi yağı yada Kedinanesi içeren kremleri sivrisineklere çözüm olarak kullanabilirsiniz.
-Citronella mumu, Evinizde balkonunuzda sivrisinekleri kovmak için Citronella mumu veya Citronella mumu içeren kandil kullandığınızda. Bulunduğunuz ortama sivrisinekler gelmeyeceklerdir. Ayrıca Citronella yağı ve bilekliğide kullanabilirsiniz.
- Vaniya, Saf vanilya parçasını yatarken nabız noktalarına sürmeniz , size sivrisinek’lerden uzak ve rahat bir uyku sağlar.
- Bahçe yada Balkonunuzda Sarımsak , biberiye ,kadife çiçekleri ekerseniz kokusundan rahatsız olurlar , onlar için doğal bir engeldir.
- Yine Açık havada mangal yaparken sizrisinek sizleri rahatsız ediyorsa, yanan mangala adaçayı ve biberiye atarak onları uzaklaştırabilirsiniz.

Sivrisineklerden kurtulmak için bir sülüsyon hazırlayalım
- 2 Bardak Su
- 4 Damla Lavanta Yağı
- Bulabilrseniz birkaç damla hint Limonu
- Nane yağı ( Bulazsanız Taze nane )
- Bir miktar Biberiye
- Bir miktar Adaçayı

Hepsini sprey bir şişede Güzelce karıştırıp bekletin. Alın size doğal haşere kovucu. Bu hazırladığınız karışımı Vücudunuza sürebilirsiniz. Sinek, sivrisinek, Yakarca, Bit, pire, Yaprak bitleri, Uçan karınca, Kırkayak, arı gibi haşereleri kovalamak,kurtulmak için kullanabilirsiniz.

Sivrisineklerden bahsetmişken , yakarcalar'ı ( Tatarcık -yakarcık ) unutmadık. Aslında sivrisineklerden daha tehlikeliler. Çünkü onlar daha fazla hastalık yayabiliyorlar , sessiz olmalarıda cabası. Yakarcalardan kurtulmak için doğal çözüm , şimdilik sivrisinekler için kullandığımız yöntemleri kullanmak.

Hayvanlara eziyet vermek

Sual: Eti yenen ve yenmeyen vahşi hayvanları herhangi bir maksatla öldürmek günah mıdır? Mesela sansarı postu için, ceylanı eti için avlamak caiz midir?
CEVAP
Hiçbir hayvana eziyet, işkence etmek, suda boğarak veya ateşte yakarak öldürmek caiz değildir. Hayvana işkence etmek, gayrimüslim vatandaşa işkence etmekten daha büyük günahtır. Gayrimüslim vatandaşa eziyet etmek de Müslümana eziyet etmekten daha büyük günahtır. (Dürr-ül muhtar)
Maksatsız olarak bir hayvanı öldürmek caiz değildir. Ahirette (Onu niçin öldürdün?) diye sorguya çekilecektir. Hayvanları birbiriyle dövüştürmek de caiz değildir. Hayvanların hakkına riayet etmeli, onlara acımalıdır. Hadis-i şerifte, (Merhamet et ki, merhamet olunasın!) buyuruldu. (Şir’a)
Zararlı hayvanları öldürmek caiz olduğu gibi, sansar, porsuk gibi hayvanları derisi ve kürkü için, geyik, ceylan gibi hayvanları eti için öldürmek de caizdir. Domuz hariç, eti yenmeyen çeşitli hayvanları para karşılığı gayrimüslimlere ihraç etmek de caizdir. (Şerh-i Nikaye)
Zararsız hayvanları öldürmek caiz değildir. Zararlıları da eziyetsiz öldürmek caizdir. (Berika)
Sual: Hayvanlara her türlü eziyet etmek haram olduğuna göre, kısırlaştırmak haram değil midir?

CEVAP
Lüzumsuz olarak hayvanı kısırlaştırmak, hayvana eziyet olacağı için haramdır. Fakat bir menfaat için caizdir, günah olmaz. (Hindiyye)
Kısırlaştırılan öküzler, iş yapmada daha verimli olur. Kısırlaştırılan koçlar, daha yağlı ve etleri de daha lezzetli olur. Peygamber efendimiz, kısırlaştırılmış bir koç kurban etmiştir. (B. Arifin)
Sual:
Hayvanlara da acımak gerekmez mi?
CEVAP
Hayvanlara da acımak ve iyilik etmek gerekir. Peygamber efendimiz, (Merhametli olmadan imanlı olamazsınız) buyurunca, oradakiler, (Ya Resulallah, hepimiz merhametliyiz) dediklerinde, (Yalnız insanlara değil, bütün mahlûkata merhametli olmak gerekir) buyurdu. (Taberani)
Mesela bir hayvan kesecek kimse, bıçağı hayvanın gözü önünde bilememelidir. Bir gün bir kimse, bir koyunu kesmek için yere yatırır, bıçağını bilemeye başlar. Peygamber efendimiz bunu görüp buyurur ki:
(Sen bu hayvanı kesmeden, ona ölüm mü tattıracaksın? Hayvanı yatırmadan önce niçin bıçağını bilemedin?) [Hâkim]
Bütün hayvanlara iyilik etmeli, eziyet etmekten sakınmalıdır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Bir kadın, bir kediyi kapalı bir yere hapsetti. Kediye yiyecek, içecek vermedi. Dışarıda bir şey bulup yemesi için serbest de bırakmadı. Kedi öldü ve kadın da bu yüzden Cehenneme müstahak oldu.) [Buhari]
(Susuz bir mümin, kuyuya inip su içti. Bir köpek de kuyunun ağzında susuzluktan bitkin vaziyette bekliyordu. O kimse, bu hayvana acıyıp, ayakkabılarından birini çıkardı, onunla köpeğe su verdi. Bu hareketten Allahü teâlâ razı oldu. O kimseyi Cennete koydu.) [Müslim]
(Yeryüzündeki mahlûklara acımayana, göktekiler acımaz.) [Taberani]
(Merhameti olmayana merhamet edilmez.) [Buhari]
Eshab-ı kiram dediler ki: Ya Resulallah, hayvanlara iyilikte de, sevap var mıdır? Peygamber efendimiz, (Her canlı hayvana yapılan iyilikte sevap vardır) buyurdu. (Buhari)
Sahabeden bir zat anlatır:
(Resulullahın, kedi su içtikten sonra kalanıyla abdest aldığı da olmuştur.) [Ebu Nuaym]
Sahabeden bir hanım anlatır:
Eshab-ı kiramdan Ebu Katade’nin abdest alması için bir kaba su koymuştum. Birden kedi gelip bu kaptan su içiverince Ebu Katade biraz daha su içmesi için, kabı kedinin önüne uzattı. Benim kendisine hayretle baktığımı görünce, niye hayret ettin ey kardeşimin kızı, Resulullah efendimiz, (Kedi pis değildir, etrafınızda dolaşır) buyurdu. (Tirmizi)
Hazret-i Ebu Hureyre anlatır:
“Bir gün elbisemin içinde küçük bir kedi taşıyordum. Resulullah efendimiz beni görünce, “Nedir bu?” buyurdu. Ben de; “Kedicik!” dedim. Bunun üzerine Resulullah, “Ey Ebu Hureyre” buyurdu. Yani kediyi seven, onlara ana babalık eden kimse buyurdu.
Bir gün Ahmed Rıfâi hazretlerinin paltosunun eteğinde, kedisi gelip uyudu. Namaz vakti geldi, kediyi uyandırmaya kıyamadı. Bir süre onu şefkatle seyretti. Uyanmayacağını anlayınca kedinin yattığı yeri kesip namaza gitti. Geldiğinde kedi uyanıp oradan gitmişti. Kesik parçayı paltosuna dikti.
Ebu Bekir Vasiti hazretleri anlatır:
Bir gün giderken başımın üzerinde bir kuş uçmaya başladı. Dalgınlıkla kuşu yakaladım. O elimde iken, başka bir kuş daha uçuyordu. Elimdeki kuşun annesi sanarak kuşu elimden bıraktığım anda, kuş öldü. Buna çok üzüldüm. O günden sonra bende bir sıkıntı başladı ve bir sene geçmedi. Bir gece Peygamber efendimizi rüyamda gördüm. Bir senedir, o kadar çok sıkıntının tesirinde kaldığımı, çok zayıflayıp ayakta namaz kılamaz hâle geldiğimi arz ettim. O zaman; "Bunun sebebi, o kuşun, senden şikâyetçi olmasıdır" buyurdu. Evimizdeki kedi yavrulamıştı. Ben bu sıkıntı içinde düşünürken, bir yılanın kedi yavrularından birisini yakalamaya çalıştığını gördüm. Bastonumu yılana vurunca, kaçtı. Kedinin annesi gelip yavrusunu alıp gitti. Ondan sonra iyileştim; namazlarımı ayakta kılmaya başladım. O gece rüyamda yine Peygamber efendimizi gördüm. (İyi olmanın sebebi, bir kedinin senin için teşekkür etmesidir) buyurdu.
Sual: Hayvanlara eziyet etmek büyük günah olduğuna göre, fare, yılan gibi zararlı hayvanları öldürmek caiz değil midir?
CEVAP
İnsanlara zarar veren karıncayı suya atmadan, yakmadan öldürmek caizdir. Fare, akrep gibi zararlılarıysa her zaman öldürmek caizdir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Yılanı ve yırtıcı olan her hayvanı öldürünüz!) [Müslim]
(Zehirli keleri bir vuruşta öldürene yüz, ikinci vuruşta öldürene daha az, üçüncü vuruşta öldüreneyse bundan daha az sevap verilir.) [Müslim]
(İbrahim aleyhisselam için yakılan ateşi her hayvan söndürmeye çalıştı. Fakat keler, ateşin daha fazla yanması için üfledi.) [Nesai] (Keler, kertenkeledir. Zehirli cinsleri vardır. Eziyetsiz öldürülmelidir!)
Sual: Evdeki ağ yapan örümcekleri öldürmek caiz mi?
CEVAP
Evet.
Sual: Kuduzu önlemek için başıboş köpekleri öldürmek caiz mi?
CEVAP
Hastalık ihtimali olunca caiz olur.
Sual: Yılan öldürülürse eşinin öç alacağı söyleniyor. Doğru mudur?
CEVAP
Yılan öldürmekten korkmamalı! Yılan öldürmek sevaptır. İki hadis-i şerif meali:
(Her yılanı öldürün! Yılanın öç almasından korkan benden değildir.) [Nesai]
(Yılandan korkup öldürmeyen bizden değildir.) [Ebu Davud]
[Bizden değil, kâfir manasında değildir. Bizim sünnetimize uymamış olur demektir.]
Sual: Bahçeden evimize akrep giriyor. Bazen namaz kılarken seccadenin yanına geliyor. Akrebi öldürmek için namazı bozmak caiz olur mu?
CEVAP
Bir tehlike halinde namazı bozmak caizdir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Namazda da olsanız, yılanı, akrebi öldürün!) [Nesai]
Sokmak ihtimali olan, yani yaklaşan yılanı ve akrebi öldürmek namazı bozmaz ve mekruh olmaz. (Redd-ül-muhtar)
Sual:
Hayvanları öldürmek caiz mi? Mesela sivrisineğin anında kömür eden bir aletle yakılması da caiz midir?
CEVAP
Hayvanları suda boğarak ve ateşte yakarak öldürmek caiz değildir. Dinimiz, zararlı hayvanları fazla acı çekmeden öldürmeyi emrediyor. Mesela kertenkeleyi bir vuruşta öldürene 100 sevap, iki vuruşta öldürene 50 sevap, birkaç vuruşta öldüreneyse çok daha az sevap veriliyor. Demek ki bir an önce öldürmek gerekir. Sivrisineğin öyle öldürülmesi elle veya ilaçla öldürmekten daha hafiftir. Bir anda kömür oluveriyor. Ateşe atmak gibi değil. Caizdir.
Sual: Hayvan hakkını ödemek için tevbe kâfi mi?
CEVAP
Hayvana iyilik etmeye devam etmelidir.
Sual: Ölmüş bir hayvanı ateşe atmakta mahzur var mıdır?
CEVAP
Bir zaruret olmadıkça ölmüş hayvanı da ateşe atmamalıdır. (Berika)
Sual: Kanuni Süleyman han, Zenbilli Ali efendiye zarar veren karıncaları öldürmek caiz mi diye sormuş, o da caiz değil diye fetva vermiş diyorlar. Böyle bir şey var mı?
CEVAP
Olayın aslı şöyledir:
Kanuni Sultan Süleyman Han, meyve ağaçlarını karıncaların sarması üzerine, meseleyi Zenbilli Ali Efendiye şöyle bir beyitle sorar:
Ağaçları sarsa, eğer karınca
Zarar var mı karıncayı kırınca.
Zenbilli Ali Efendinin cevabı şöyledir:
Yarın Hakkın divânına varınca
Süleyman’dan alır hakkın karınca.
Bu bir fetva değildir. Bir latifedir. Yani demek istiyor ki, (Sen de bilirsin zararlı hayvanları öldürmek caizdir. Haksız olarak öldürmek caiz değildir.)
Osmanlı Devletinin onuncu sultânı ve İslâm halîfelerinin 75. si olan Kanuni Sultan Süleyman han, Babası Yavuz Sultan Selim’in vazîfelendirdiği devrin büyük âlimlerinden ders alarak yetişmiş, dini bilgileri çok iyi bilen bir padişah idi.
Din kitaplarının hepsinde zararlı hayvanları öldürmek caizdir. Karınca gibi hayvanları, zarar vermezse öldürmek caiz değil, zarar verirse caizdir. Fare, akrep, yılan gibi zararlılarıysa her zaman öldürmek caizdir. Kuduz hayvanları da öldürmek gerekir.
İnsana ve yemeklere zarar veren karıncaları, eziyet etmeden ve suya atmadan öldürmek caizdir. İçinde karınca bulunan odunu, yere vurup silkeledikten sonra yakmak caizdir. (Berika)
Sual:
Yolda, arabayla normal hızla giderken, bir tavuk veya bir kedi yola çıkıp çiğnense, biz sorumlu olur muyuz?
CEVAP
Kasıt bulunmadığı için ve ölen şey, hayvan olduğu için, sorumlu olunmaz. Ölen çocuk ve büyük insan olsa idi, bunun kefareti ve diyeti olurdu. Bir anne, bebeğiyle uyurken, farkında olmadan, çocuk altında kalıp ölse, kasıt olmamasına rağmen annenin kefaret vermesi gerekir. Şimdi kefaret olarak, 60 gün oruç tutulması gerekir.
Sual: Hayvanları dövmek ve öldürmek caiz midir?
CEVAP
İnsana ve yemeklere zarar veren hayvanları, mesela karıncaları, sinekleri öldürmekte mahzur yoktur. Fare, akrep gibi zararlı hayvanları, her zaman öldürmek caizdir. Kuduz köpeği ve yırtıcı hayvanları, kesmek, vurmak veya zehirleyerek öldürmek caizdir.
Hayvanları dövmek caiz değildir. Dövmek terbiye için olur. Hayvanın aklı olmadığı için terbiye edilmez.
Hiç bir sebeple, hiçbir canlının yüzüne vurmak caiz değildir.
Hayvanlarla helâlleşmek mümkün olmadığı için, onlara karşı daima iyi muamele etmelidir. Bir hayvana eziyet edilmişse, tevbe etmeli, pişman olmalı, bir daha hiç bir hayvana eziyet etmemeli, eziyet edilen hayvana iyi muamele etmeli, sevip okşamalıdır.
Sual: Güvercinler, köyümüzün camisini kirletiyor, üstelik yuva da yapmışlar. Bunları öldürmekte mahzur var mıdır?
CEVAP
Camiyi kirleten kuşları çıkarmak mümkün olmazsa, kesip eti yenir. Eziyet veren hayvanlar her zaman öldürülebilir.
Sual: Horoz dövüştürmek haram mıdır?
CEVAP
Evet, haramdır.
Sual: Hayvanları ateşte yakmak ve suda boğmak günah olduğuna göre, bahçemizi sularken bahçede bulunan çeşitli böcekler, karıncalar suda boğulup ölüyorlar. Mahzuru var mıdır?
CEVAP
Maksadınız karıncaları ve diğer hayvanları öldürmek değil, bahçeyi sulamak olduğu için, mahzuru yoktur. İçinde karınca bulunan odunu yere vurup silkeledikten sonra yakmak caizdir. İçinde görmediğimiz karınca kalsa da mahzuru olmaz. Biz karıncayı değil odunu yakıyoruz.
Sual: Kuzular ve hayvanlar karışmasın diye kulaklarını keserek çeşitli işaretler yapmakta mahzur var mıdır?
CEVAP
Uygun değildir. Kesmemeli, boyayla işaretlemelidir.
www.dinimizislam.com 'dan alınmıştır

14 Temmuz 2008 Pazartesi

Agiz kokusu

Halitozis dediğimiz ağız kokusu, ağızda bulunan bakterilerin kötü kokulu ürünlerinden ortaya çıkmaktadır. İyi ağız hijyenine sahip bireylerde kötü koku üreten bakteri popülasyonu azınlıkta iken kötü ağız hijyenine sahip kimselerde bu tip bakteri sayısı artmaktadır. Ağız kokusu fizyolojik, patolojik ve psikolojik olmak üzere üç tiptir.


Fizyolojik ağız kokusu
Açlıkta ve beslenme alışkanlığına bağlı olarak yemeklerden sonra fark edilen ağız kokusudur. Yüksek protein içerikli; kırmızı et, balık, peynir ve süt ürünleri gibi gıdalarla bakterilerin etkileşmeleri sonucunda oluşur. Ayrıca soğan, sarımsak, turp gibi koku veren yiyecekler de sülfür içermelerinden dolayı nefes kokusuna yol açar. Kahve içimi ve pasif sigara içiciliği de ağız kokusuna yol açmaktadır. Fizyolojik ağız kokusu; etkili bir ağız temizliğine derhal cevap verebilen tip ağız kokusudur.


Patolojik ağız kokusu
Patolojik ağız kokusu kalıcı bir durumdur. Diş fırçalama, ağız çalkalama gibi alışılmış ağız temizleme metotları ile düzelmez. Kokunun kaynağına inilerek tedavi yapılması gerekir. Genellikle ağız-yutak hastalıkları ve çeşitli sistemik hastalıklarda ortaya çıkar. Yaklaşık yüzde 90 ağız kaynaklıdır. Ağız kokusu temel olarak ağız boşluğunun hijyeni ve diş-diş etinin sağlık durumu ile alakalıdır. Kokuya gıda artıkları, ağız mukozasından dökülen hücreler, tükürük ve ağızda toplanan hücre artıkları yol açar.

Çoğunlukla diş eti hastalıkları, diş çürüğü, ağızdaki eski dolgu ve kaplamaların altındaki çürüklerden kaynaklanmaktadır. İnsan dilinin arka tarafı eğer tükürük tarafından tam olarak temizlenemiyorsa, buradaki ufak buruşukluklar arasında da rahatça bakteriler yerleşebilir ve bu da çürümüş yumurta kokusu şeklinde ağız kokusuna yol açar. Diğer ağız kaynaklı sebepler kronik bademcik iltihapları, ağız içinde meydana gelen mantar hastalıkları ve ağızda yara yapan hastalıkların seyrinde de ağız kokusu meydana gelebilir. Ağız kuruluğuna sebep olan tükürük bezi hastalıkları, şeker hastalığı, hepatitler, vitamin eksiklikleri, stres, ilaçlar azalmış tükürük akımına yol açarak ağzın kendi kendini temizleme mekanizmasının bozulmasına ve sonuçta ağız kokusuna neden olurlar.

Ağız dışı sebeplerin başında burun ve sinüslerden kaynaklanan ağız kokuları gelir. Burada özellikle burun tıkanıklığı olan kişilerde ağız solunumundan dolayı ağız kuruması olmakta bu da ağız hijyenini bozup ağız kokusuna yol açmaktadır. Ağız burun veya yutakta mevcut yabancı cisimler iltihaplanmaya yol açarak nefeste kötü kokuya sebep olabilmektedir. Birçok yabancı cisim kaza eseri buruna içine kaçmış ve uzun süre ihmal edilip kalmış olabilir. Özellikle çocuklar ve zihinsel engelli hastalarda yabancı cisimler akla getirilmelidir. (05 Ekim 2006)


Psikolojik ağzı kokusu
Bazı hastalar başkalarının fark etmediği ağız kokusundan şikâyetçi olabilirler. Bazen bu düşünceler o kadar kuvvetli olur ki hayatlarını olumsuz yönde etkiler, huzursuz bir hâl alırlar . Stres altındaki kişilerde tükürük akımındaki azalmayla beraber dolaylı olarak ağız kokusu ortaya çıkabilir. Ayrıca stresin ağız ve diş sağlığını da olumsuz etkilediği bilinmektedir.


Halimetre nedir?
Halimetre, nefesteki sülfür içeriklerini tespit ederek ağız kokusunun teşhis ve tedavisinde önemli rol oynar. Ölçümler hastanın ağız veya burnundan verdiği hava ile yapılır. En sık kullanılan, en hızlı ve en kolay metottur.


Ağız kokusu nasıl tedavi edilir?
Tedaviye başlamadan önce kokunun kaynağının bulunması gerekir. Burada hastaları değerlendirmede diş hekimi, KBB uzmanı ile beraber çalışılması tedavinin başarısını arttıracaktır. Ağızda oluşan koku sıklıkla özel diş tedavilerini gerektirir. Ağız kokusunun pratik tedavisinde en etkili yol ağız hijyenine dikkat edilmesi, temel diş ve dişeti bakımının yapılmasıdır. Dilin fırçalanması ağız kokusunu azaltmada diş fırçalamaktan iki kat daha fazla etkilidir. Dil yüzeyinin kazınması için plastik dil kazıyıcıları ve küçük fırçalar dizayn edilmiştir. Bu özellikle bulantı refleksi olan hastalar için kolaylık sağlar. Dil, fırçalanırken olabildiği kadar dışarı çıkarılır. Dil temizleyici dilin olabildiği kadar arka bölgesine yerleştirilir. Dil üzerine kuvvet uygulayarak, öne doğru yavaşça çekilir.


Ağız kokusunu engellemede pratik öneriler

1- Diş ve dişeti problemleriyle diğer patolojik nedenlerin tedavisi yaptırılmalıdır.

2- Ağız içi enfeksiyonları yok edilmeli, gömük, sorunlu dişler çekilmelidir. Ağız içi enfeksiyonları tedavi edildikten sonra gargaralar ve diş macunları da kokunun giderilmesinde yardımcı olur.

3- İyi bir ağız hijyenine özen gösterilmeli. Dişlerin tüm yüzeyleri ve dil sırtı temiz tutulmalıdır.

4- Ağız kuruluğuna mani olmak için gün boyu bol bol sıvı (en az 2 litre su) içilmelidir.

5- Şekersiz sakız çiğneyerek, tükürük salgısı arttırılıp hareketlendirilebilir, böylece bakteri oluşumu önlenerek ağız içinin oksijenlenmesine yardımcı olunur.

6- Dilinizin üzerinde biriken bakterileri temizlemek için bir dil temizleyicisi kullanabilir veya diş fırçalama sırasında dilinizi de fırçalayabilirsiniz.

7- Su içeriği bol olan sebze ve meyveler (domates, kereviz, pırasa, elma ) bol bol tüketilmelidir. Yiyeceklerin üzerine maydanoz doğramaya özen gösterilmelidir.

8- Eczanelerden kekik, nane, maydanoz karışımlı kapsüller alınıp kullanılabilir.

9- Sarımsak ve soğandan kaçınabilir ya da bunları pişirerek yemeyi tercih edebilirsiniz.

10- Süt ürünleri ve baharatlı gıdalar fazla tüketilirse sindirim problemli olabilir ve bu da kokuya neden olabilir.
(12 Ekim 2006) - Dr.Şükrü Cido
ailevekadin.com'dan alınmıştır

Ayrıca bakınız Eyvah Ağzım kokuyor    Ağız ve nefes kokusundan kurtulmak

12 Temmuz 2008 Cumartesi

9 Temmuz 2008 Çarşamba

Namaz Nasıl Kılınır



Çocuklar için hazırlanmış , Nasıl namaz kılınacağını öğreten
çok güzel ve faydalı bir video

8 Temmuz 2008 Salı

Avrupanın İslam Dinine Bakışı

Carlos Latuff
Batı Dünyasının, yada Avrupanın İslama karşı bakış Açısını . Ünlü Brezilyalı karikatür sanatçısı Carlos Latuff Bu şekilde çizgilerine yansıtmış.Carlos Latuff Özellikle ABD ve İsrail karşıtı çalışmalarıyla internette ve bazı bağımsız medya çevrelerinde tanınıyor.

7 Temmuz 2008 Pazartesi

Bir dervişin Sultan Sencer'e yaptığı Öğüt

Sultan Sencer ( Sultan Melikşah’ın Oğlu Son Selçuklu Sultanı) Bir gün devlet ileri gelenlerinden birkaç zâtla at üstünde seyehat ederken, ansızın karşısına perişan kıyafetli bir derviş çıkıvermişti.Bakışları çok keskin, alnı açık , duruşu vakur idi.Sultan’ın önüne geçip Allah’ın bunca lütuf ve nimetlerine karşı şükretmesini hatırlatır ölçüde birkaç cümle sarfetti. Sultan onu dikkatle dinledikten sonra , sordu:

“Neyin şükrünü nasıl yerine getirmeliyim ?”

Derviş aynı ciddiyet içinde ona şu cevabı verdi:

“Allah’ın Senin üstünde birçok lütuf ve ihsanları var, ama bunlardan on tanesi çok önemlidir. Önce onların şükrünü eda etmelisin!..”

Sultan; o on nimeti anlatırmısın?” dedi

Derviş;

“o halde beni can kulağı ile dinle:



1- Saltanatın şükrü, adalettir. Bir hükümdar adil olduğu nisbette değer kazanır.

2- Geniş bir mülkün şükrü, halkın malına , ırzına ve şerefine göz dikmemektir. Milletin malına ve ırzına göz diken, onların haysiyet ve şerefiyle oynayan bir sultan, felaket çığrını açan bir bedbahttır.

3- Baş olmanın şükrü, halka inanarak hizmet etmek, onların huzurunu sağlamak ve haklarını korumaktır.

4- İkbal ve saadetin şükrü, fakirlere acımak, kimsesizlerin elinden tutmaktır.

5- Beytülmalın, zenginleşmesinin şükrü, onu sadece hak edenlere ve lüzumlu yerlere harcamaktır.

6- Kudret ve İzzetin Şükrü, zavallıları ve güçsüzleri yerine göre bağışlamaktır.

7- Güçlü bir orduya sahip olmanın şükrü, onların ezici kuvvetini milletin selameti,devletin bekası, din ve devlet düşmanlarının kahredilmesi yolunda kullanmaktır.

8- Ülkenin bayındır hale gelmesinin şükrü, halkın sosyal haklarını gözetmek, iş sahasını genişletmektir.

9- İlim ve maarifin şükrü, ahlaklı,terbiyeli, bilgili bir nesil yetiştirmektir.

10- Beden ve ruh afiyetinin şükrü, günlük ibadeti kusursuz yapmak, Allah adına konuşmak, O’nun adına alıp-vermek, O’nun için sevmek ve sevmemektir” dedi.
Tarihçiler Bu on Öğüt’ü Sultan Sencer’in altından Bir levhaya yazdırarak saraya astırdığı rivayet edilir.

Ameisen Bekämpfung

Ameisen sind im Allgemeinen harmlos .İm Gegensatz zu anderen İnsekten.
Aber wen sie im Haushalt vor allem in der Küche sind…
Deshalb suchen wir Lösung zur Bekämpfung. Eigentlich gibt es eine ganz einfache Methode:
Benutzen Sie Puder.İn den Gebieten,wo die Ameisen sich befinden.Ja sie haben richtig gehört!

Einfach und harmlos,mit Puder !

5 Temmuz 2008 Cumartesi

İslamiyetin Doğuşu - Çağrı - 2



İslamiyetin Doğuşu 2.Cd
The Message - İslamiyetin doğuşu
yönetmen :Moustapha Akkad

oyuncular
Anthony Quinn ... Hamza
Irene Papas ... Hind
Michael Ansara ... Abu Sofyan
Johnny Sekka ... Bilal
Michael Forest ... Khalid
Damien Thomas ... Zaid

süre 177 dk

İslamiyetin Doğuşu - Çağrı - 1



İslamiyetin Doğuşu 1.Cd
İslamiyetin Doğuşu 2.Cd
The Message - İslamiyetin doğuşu
yönetmen :Moustapha Akkad

oyuncular
Anthony Quinn ... Hamza
Irene Papas ... Hind
Michael Ansara ... Abu Sofyan
Johnny Sekka ... Bilal
Michael Forest ... Khalid
Damien Thomas ... Zaid

süre 177 dk

Ateşteki Allah Lafzı


4 Temmuz 2008 Cuma

Gerçek Zamanlı Referanslar

Web Sayfanıza yada Bloğunuza , kimler nasıl ve ne şekilde geliyor ? merak ediyorsunuzdur.
real-time-referrers.com/ Küçük bir JavaScript kodunu Web Sayfanıza Yada Bloğunuza Koyarak Bunu Görmenizi Sağlıyor. Üstelik Kayıt yok ,Ücretli değil ve 5 sn gibi bir zamanda bu işi yapmanızı sağlıyor.

2 Temmuz 2008 Çarşamba

Osmanlı’da âile huzurunun kaynağı

31 Temmuz 2004 Cumartesi-Mehmet Oruç
Son yıllarda ısrarlı bir şekilde aile dinamitlenmekte. Aileyi yıkmak, parçalamak için ne gerekiyorsa yapılmakta. Aslında aile ile uğraşmak, evi otele çevirmek bindiği dalı kesmek, toplumun huzurunu bombalamak demektir. Kadının da “eşitlik” adı altında, “Eşitsizliğe” sürüklenmesidir.Bir milletin aile yapısı sağlam ise, devlet yapısı da sağlam ve uzun ömürlü olur. Bunun en güzel örneği Osmanlı toplumudur. Zaman zaman devlet bünyesinde görülen çatlaklıklar, isyanlar âile sayesinde toplumun geneline sıçramamış ve bu millet en zor dönemlerde bile içinde bulunduğu hâlden sağlam aile yapısı sayesinde rahatça silkinip ayakları üstünde durmasını bilmiştir. Ne zaman ki Osmanlı’da ailede de Batı’ya özenti başladı toplumda da huzur kalmadı. Osmanlı’da âile sağlamlığını temin eden başlıca âmil, dinimizin bildirdiği şekilde erkek ve kadının yaratılış gayelerine uygun olarak toplumda yerini almış olmasıdır. Erkek, rızkı temin için dış hizmette; hanım ise, âile yuvasını ve nesli muhâfazada içerde vazîfe görmüştür. Bu güzel iş bölümünün bir semeresi olarak da toplumun huzur kaynağı olan: “Büyüklere hürmet ve itâat, küçüklere şefkat ve muhabbet” prensibi teşekkül etmiştir.İşte bundan dolayı Osmanlı ailesi huzurluydu. Maddi sıkıntılar, geçim darlığı bu huzuru bozamıyordu. Geniş, büyük aile yapısı sevgi ve hürmeti artırıyordu. Osmanlı’nın bu huzurlu aile yapısı yabancı seyyahların da dikkatini çekmiştir. Dr. A. Brayer diyor ki: “Osmanlı’da çocuklar, yetişip olgunluk yaşına geldikleri zaman ana ve babalarının yanlarında bulunmakla iftihar ederler. Ana-babaları küçükken kendilerine nasıl şefkat gösterdilerse, çocuklar da aynı şekilde karşılık vermekle bahtiyar olurlar. Oysa diğer memleketlerde çok defa çocuklar olgunluk çağına girer girmez, ana ve babalarından ayrılırlar. Mâlî menfaatleri hususunda onlarla kıyasıya münakaşa ederler. Hattâ bazen kendileri refâh içinde yaşadıkları halde onları sefâlete yakın bir hayat içinde bırakırlar. Bunlar, ana-babalarına karşı onların kendilerini çok ihtiyaçları olduğu bir devrede âdetâ yabancılaşırlar. Sevgi saygı diye bir şey kalmaz.”Meşhur Fransız edîbi Pierro Loti, dini, kültürü ve ırkı başka olduğu halde İstanbul’da yaşayan Türkler’in, İslamî, nezih ahlâk ve âdâblarının hayranı olmuş dâimâ yazılarında bu duyguları tasvir etmiştir:“Müslüman Türkler’in hayatları, kelimenin tam mânâsı ile başka bir dünyâdır. Dünyânın başka hiçbir evinde, bir erkek hanımına bu derece saygılı ve hayran olamaz! Kadın evine o kadar düşkün, temizliğine o kadar meraklı, kocasının ev hasretini giderecek öylesine bir zekâ ve eğitime sahiptir ki, evin erkeği akşam üzeri büyük bir hasretle kapıdan girer. Kadının temizliği maddî plânda bir çiçek kadar saftır. Bu madde temizliği kadının rûh temizliğinden gelir. O kadın içki, kumar ve dış dünyâyı bilmez. Evinde mes’ûd bir hayat yaşar. Gönlünü Cenâb-ı Hakk’a, kocasına, çocuklarına bağlar. Zihnini fuzûlî şeylerden koruduğu için rahat ve huzurludur. Dolayısıyla ahlâklıdır. Böyle olunca yuvasının hürmete şâyân, şerefli bir unsuru olur.”Tahsin Ünal’ın Türk Siyasi Tarihi kitabında geçen, Amerikalı bir sosyoloğun tespiti de çok entersan: “Türklerin kısa zamanda Büyük devletler kurup uzun yıllar saltanat sürmelerinin altında, Türklerde çok kuvvetli bir aile hayatının olması yatar. Kadınla erkeği birbirine bağlayan kanundan ziyade manevi kuvvet; din, namus, iffet anlayışıdır. Her ne kadar Osmanlı’da bir erkek “üçten dokuza” sözü ile evlilik bağını koparabiliyor ise de, aklı başında bir Türk erkeğinin ağzından bu bir çift sözü almak için dokuz çift mandaya ihtiyaç vardır!..”

Yemek Duası

Dua
Yemeğe başlarken Besmele çekmek; yani “Bismillâhirrahmânirrahim” demek ve sonunda “Elhamdülillâh” demek sünnettir.

Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki:

“Yemekten sonra; ‘Elhamdülillâhillezî et’amenâ hâzet-ta’âme ve rezekanâ min gayr-ı havlin minnâ ve lâ kuvvete.’ duâsını okuyanın günahları affolur.”

Yemekten sonra; (Elhamdülillâhillezî eşbe’anâ ve ervânâ min-gayri-havlin minnâ ve lâ kuvveh. Allahümme at’im-hüm kemâ at’amûnâ!) duâsını okumak da çok kıymetlidir.

Yemeklerden sonra, bu duâları da içine alan şu duâyı okumak daha uygundur:

“Elhamdülillâhillezî eşbe’anâ ve ervânâ min-gayri-havlin minnâ ve lâ kuvveh. Allahümme at’im-hüm kemâ at’amûnâ. Allahümmerzuknâ kalben takıyyen, mineşşirki beriyyen lâ kâfiren ve şakıyyen velhamdülillâhi rabbil’âlemin.”

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Rating , 10 out of 10 based on 250 ratings