26 Mayıs 2009 Salı

Uğurböceği

ugur bocegi-ladybug



Çok uzun zaman olmuştu görmeyeli "Uğurböceği"'ni, kent yaşamının bizden götürdüğü canlılardan. "Hatta uç uç uç böcek, annen baban terlik pabuç alacak" diye
tekerlemesi dahi var. Eski Günlerde, bahçemizde ,kırlarda gördüğümüzde sevinirdik

Uğur mu getirir bilmem ama arabanın Ön Camında Bulmuş iken. Fotoğrafını Çekmek
iyi oldu sanırım.

22 Mayıs 2009 Cuma

Altı ilaç

Gunbatımı
Abbasi halifesi Mehdi, İmam Musa Kâzım hazretlerinin "rahmetullahi aleyh"
hapse atılmasını ve sadece katıksız kuru ekmek verilmesini emretmişti.
Günler geçtiği hâlde Hazret-i İmamdan herhangi bir şikayet ve yalvarma
gelmeyince merak eden halife, zin­dana adamlar gönderip, nasıl olup da
tahammül ede­bildiğini, feryat ve figana düşmediğini anlamak istedi.
Gidenler sordular,

"Büyük sıkıntı içindesin. Elin, aya­ğın zincir­lerle bağlı olduğu hâlde yine
de yüzün sararıp solmamış, sıhhatin sarsılmamış. Sebebini merak ettik."

Musa Kâzım hazretleri "rahmetullahi aleyh" şöyle cevap verdi:

"Altı tane ilacım var. Onları kullanıyorum" Hayretle sordular:
"Nedir onlar? Hani nerede?"

Buyurdu ki:
"Birinci ilacım: Tevekküldür. Allahü teâlâ'a dayanıp, O'na güveniyorum.
"İkinci ilacım: Kadere rızadır. Allahü teâlânın takdirine boyun eğiyorum,
itiraz etmiyorum
"Üçüncü ilacım: Meşakkate sabırdır.
"Dördüncü ilacım: Ye'se (ümitsizliğe) düşmemektir. Yıkılmıyorum, kendimi
kapıp koyvermiyorum.
"Beşinci ilacım: Müteselli olmak. Benden daha kötü durumda olanları düşünüp,
bu halime hamd edi­yorum.
"Altıncı ilacım: Ümittir. Bir gün olup buradan çıkabilirim diye ümit ile
yaşıyorum, moralimi yüksek tutuyorum.

20 Mayıs 2009 Çarşamba

Dogum sonrası kanama

Doğum sonrası kanama doğumu takiben ortaya çıkan aşırı kanama demektir. Normal bir doğumdan sonra kan kaybı ortalama 500 cc’dir. Bunun üzerinde kanama aşırı olarak yorumlanır.

Doğumdan sonraki ilk 24 saat esnasında meydana gelen kan kaybı erken doğum sonrası kanama olarak adlandırılır. Doğumdan 6 hafta sonra olan kanamalar ise geç doğum kanaması olarak değerlendirilir. Normal doğumları takip eden aşırı kan kaybının görülme oranı %5-8 arasındadır.

Doğum sonrası kanama tüm gebelik boyunca görülen kan kayıpları içinde en sık rastlanılanıdır ve gebe kadınlarda kan nakli en çok bu kanamalar nedeniyle uygulanır. Doğum sonrası kanama anne ölümüne neden olan önemli olaylardan biridir. Az gelişmiş ülkelerde bu neden anne ölümlerinin ilk nedeni olup gelişmiş ülkelerde 3. veya 6. sırayı almaktadır. Doğumda birçok kadın aşırı kan kaybı ile karşı karşıya kalabilir. Şayet anne kansız ise bu durum daha önemlidir. Aşırı kan kaybı enfeksiyonlara yol açabilir. Kan nakli uygulaması hayat kurtarıcıdır. Kanamanın durdurulmaması halinde rahim ameliyatla alınabilir.

Doğum esnasında gelişebilecek herhangi bir olumsuzluk göz önüne alınarak gebelik takiplerinde özellikle demir içeren ilaçların doktor kontrolünde alınması gerekir. Kan yapıcı olduğu bilinen yiyeceklerin gebelikte tüketilmesi önemlidir. Yeşil sebze ve meyveler, kırmızı et, yumurta, sakatat, üzüm, erik gibi yiyecekler ihmal edilmemeli belirli miktarlarda tüketilmelidir. Anne adayında ciddi anemi (kansızlık) varsa doğumda tedbirli olmalı ve gerekli halde kullanılmak üzere kan temin edilmelidir.

Op. Dr. Yurdanur Erkılıç
(Türkiye - 17 Haziran 2003)

19 Mayıs 2009 Salı

Yılan sokmasına dikkat




Yaz ayları gelip sıcaklar bastırınca, özellikle kırsal kesimlerde yeni bir tehlike baş gösteriyor; yılan sokması...

Yılan zehiri, çok çabuk ve şiddetli tesir gösteren zehirlerdendir. Ancak, bu zehirler ağızdan alındıkları zaman fazla tesirleri olmaz.

Zehirli yılanların çoğu büyük başlıdır. Bazılarının başları da üç köşelidir. Uzun, kıvrık dilleri ve çatallı dişleri vardır. Soktukları zaman; dişlerinin dibinde bulunan bezden salgıladıkları zehiri, dişin içindeki kanal vasıtasıyla, soktuğu yere akıtırlar. Orada; ağrı, şişme, kızarma görülür, bazı kesimlerde de, yılan zehirinin çeşidine göre, kusma, baygınlık, titreme, nefes darlığı, uyuklama veya kısmi felç görülebilir.

Yılan sokan kimseye; zehir bütün vücuda yayılmadan önce, aşağıdaki işlemi yapmak gerekir:

Sokulan yer kol veya bacakta ise; yaranın üst tarafına sıkı bir bağ yapılır. Sonra sterilize edilmiş veya ateşte kızdırılmış bıçak, çakı veya jiletle yara kanatılır. Arkasından, ağzın etrafına ve dudaklara zeytinyağı sürülür. Sokulan yer emilip, tükürülür. Aynı işlem 5-10 kere tekrarlanır.

Müteakiben aşağıdaki reçetelerden biri veya birkaçı uygulanır. Ancak, zehirlenme belirtileri varsa, vakit kaybetmeden mutlaka hastaneye götürmek gerekir:

- 3 diş sarmısak yenir. Sonra, iyice ezilmiş 2 diş sarmısak, birkaç damla zeytinyağı ile karıştırılarak yılanın soktuğu yere sürülür.

- 1 kahve fincanı kendir tohumu, toz haline gelinceye kadar dövülür. Üzerine, 1 kahve fincanı su konur. Bulamaç haline getirildikten sonra, sokulan yere sarılır.

- 1 adet turuncun suyu sıkılıp, sokulan yere dökülür.

- 1 çorba kaşığı sığıryağı eritildikten sonra içilir. Zehirin etkisini kaybetmesine yardımcı olur.

- 1 avuç sinirli yaprakotu bol su ile yıkandıktan sonra, ince ince doğranıp, yılanın soktuğu yere
sarılır.

- 6 bardak suya; 1 avuç dişbudak yaprağı konur. Haşlandıktan sonra süzülüp, 1 çay bardağı içilir. Yapraklar da yılanın soktuğu yere sarılır.

- 2 tutam dulavratotu, iyice ezildikten sonra, yılanın soktuğu yere sarılır. (ailevekadin.com)

Alerji mevsimi başlıyor


Hafta sonunda yaptığımız kır gezintisi sırasında, havada uçuşan tüycükler yüzünden arabanın camlarını bile açmak mümkün olmuyordu. Evde ise açık pencerelerden adeta içeriye hücum ediyorlardı. Bu görüntüler bize alerjik bünyelilerin böyle günlerde çektiği sıkıntıyı hatırlattı. Onun için köşemizi bugün bu konuya ayıralım istedik.

Alerji; kısaca, dışardan gelen çeşitli maddelere karşı vücudun gösterdiği aşırı tepki olarak tanımlanıyor. Halk arasında “Bahar nezlesi”, “Alerjik nezle” veya “Polen nezlesi” diye adlandırılan saman nezlesi, özellikle burun ve gözlerde ortaya çıkıyor. Burunda gıdıklanma hissi, kaşınma, aşırı akıntı, tıkanıklık, hapşırık krizleri, gözde yaşarma, kızarma, kaşıntı ve yanma problemleriyle kendisini gösteriyor. Hastalığın en tipik belirtisi olan hapşırma, arka arkaya 15-20 kere tekrarlayabiliyor. Bazen boğazdaki tahriş ve geniz akıntısı, kuru inatçı bir öksürüğe yol açıyor.

Hastalık, iki taraflı veya tek taraflı burun tıkanıklığı yapıyor. Çocuklarda burun tıkanıklığı, rahatsızlığın en önemli belirtisi olarak kabul ediliyor.

Bu konuda en önemli risk ise, gerekli tedbirlerin alınmaması ve yeterli tedavinin uygulanmaması durumunda, hastalığın astıma dönüşme ihtimalidir.

Hastalığa karşı uygulanacak tedavi imkanları da çok fazla değil. Antialerjik özellikli burun spreyleri, göz damlaları kullanılabiliyor. Belli hasta gruplarına da aşı tedavisi uygulanabiliyor. Ancak bu hastalar, Dünya Sağlık Örgütü’nün kriterlerine göre belirleniyor ve aşı tedavisi için bazı şartlar var: Hastanın bir tek polene alerjisi varsa, genç ise ve astım türü reaksiyonlar saman nezlesine eşlik ediyorsa, o zaman aşı tedavisi uygulanabiliyor.

Hem saman nezlesi, hem de alerjik astım hastalarına polen mevsimi girerken koruyucu tedavi uygulanıyor. Görüştüğümüz uzmanlar, alerjinin kökten çözümü olmadığına dikkat çekiyor ve “Aşı grubuna girenlerde aşıyla yüzde 80’leri aşan başarı sağlanıyor. Fakat bu gruba giren hasta sayısı oldukça az” diyor.


Alerjiden korunmak için Neler yapılmalı?
Hastalığı kökünden yok edemeyeceğimize göre; yapmamız gereken iki şey var. Ya rahatsızlığa sebep olan etkenleri ortadan kaldıracağız veya o etkenlerin bulunduğu ortamdan uzaklaşacağız. Havada uçuşan tüy ve polenlerden etkilenmemek işin alınacak bazı tedbirler şunlar:

- Polenlerin en fazla uçuştuğu sabah 5.00-10.00 arası açık havaya çıkmayın.

- Çocuklar sokaktan geldiklerinde üstlerini değiştirin.

- Her akşam saçınızı yıkayın ve duş alın.

- Araba sürerken camlarınızı kapalı tutun.

- Arabada hava değişimini sağlamak için klimayı çalıştırın.

- Evdeyken camlarınızı açık bırakmayın.

- Polenlerin çok yoğun olduğu dönemlerde maske kullanın.

- Polen zamanı açık havada egzersiz ve spordan kaçının.

- Evinizde ve ofisinizde klima varsa filtresini sık sık değiştirin.

- Tatil için deniz kenarını tercih edin.

- Dışarıda gözlük kullanın, gözlüğünüzü sık sık suyla iyice yıkayın.

- Bir doktora danışarak, koruyucu ilaçlar kullanın.

- Çim biçmekten kaçının, biçmek zorundaysanız da bir maske takın. (ailevekadin.com)

15 Mayıs 2009 Cuma

Gıdalarda ihtiyat


Sual: Her gün bir iddia ortaya atılıyor. Bazı firmaların gelirleri Yahudilere gidiyor, bunların ürünlerini kullanmak haram olur dendiği gibi, kolalarda fare ölüsü kullanılıyor da denmişti. Daha sonra, böcekten elde edilen maddenin kullanıldığı söylendi. Şimdi de, ekmeklerde domuz yağından elde edilen bir madde olduğu söyleniyor. Bunları yiyip içmek gerçekten haram mıdır?
CEVAP
Dinimizde, gayrimüslimlerle alış veriş yapmak yasak değildir. Peygamber efendimiz de yapmıştır.

Kâfirler, Müslümanlardan elde ettiği kârla, Müslümanların zararına olan işler yapabilir, İslamiyete aykırı karikatürler yapabilirler, hatta Müslümanları öldürebilirler. Buna bakarak, onların ürünlerini kullanmaya haram denmez.

Bugün neredeyse yediğimiz veya kullandığımız her ürünün, gayrimüslim şirketleriyle ilgisi vardır. Hammaddesi veya bir parçası onlardandır yahut orada üretilmiştir. Bunlara itibar edilirse, neredeyse her şeye haram denmiş olur. Böyle şayialara itibar etmemelidir.

İslam âlimleri, Müslümanları sıkıntıya sokmayı da, fitneye dâhil etmişlerdir. Yani Müslümanları şüpheye, sıkıntıya sokmak, huzursuz etmek de, fitne olur.

Dinimiz, gıdaların temiz mi, necis mi olduğunu araştırmak gerekmediğini bildirmektedir. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Kâfirlerin yiyecek ve içeceklerinden sakınmak, ihtiyat değildir; bu halden kurtulmak ihtiyattır. (3/22)

Temizlikte titiz davranmak bile yasaklanmıştır. % 99 bile olsa, % 100 kesin bilmeden, yiyeceklerimizde necaset var demek, çok yanlıştır. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:

(Bir zaman gelecek, insanlar temizlikte fazla titiz hareket edecek, [vesveseye düşerek] dinde haddi aşacaklardır.) [Ebu Davud]

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Rating , 10 out of 10 based on 250 ratings