19 Mayıs 2009 Salı

Yılan sokmasına dikkat




Yaz ayları gelip sıcaklar bastırınca, özellikle kırsal kesimlerde yeni bir tehlike baş gösteriyor; yılan sokması...

Yılan zehiri, çok çabuk ve şiddetli tesir gösteren zehirlerdendir. Ancak, bu zehirler ağızdan alındıkları zaman fazla tesirleri olmaz.

Zehirli yılanların çoğu büyük başlıdır. Bazılarının başları da üç köşelidir. Uzun, kıvrık dilleri ve çatallı dişleri vardır. Soktukları zaman; dişlerinin dibinde bulunan bezden salgıladıkları zehiri, dişin içindeki kanal vasıtasıyla, soktuğu yere akıtırlar. Orada; ağrı, şişme, kızarma görülür, bazı kesimlerde de, yılan zehirinin çeşidine göre, kusma, baygınlık, titreme, nefes darlığı, uyuklama veya kısmi felç görülebilir.

Yılan sokan kimseye; zehir bütün vücuda yayılmadan önce, aşağıdaki işlemi yapmak gerekir:

Sokulan yer kol veya bacakta ise; yaranın üst tarafına sıkı bir bağ yapılır. Sonra sterilize edilmiş veya ateşte kızdırılmış bıçak, çakı veya jiletle yara kanatılır. Arkasından, ağzın etrafına ve dudaklara zeytinyağı sürülür. Sokulan yer emilip, tükürülür. Aynı işlem 5-10 kere tekrarlanır.

Müteakiben aşağıdaki reçetelerden biri veya birkaçı uygulanır. Ancak, zehirlenme belirtileri varsa, vakit kaybetmeden mutlaka hastaneye götürmek gerekir:

- 3 diş sarmısak yenir. Sonra, iyice ezilmiş 2 diş sarmısak, birkaç damla zeytinyağı ile karıştırılarak yılanın soktuğu yere sürülür.

- 1 kahve fincanı kendir tohumu, toz haline gelinceye kadar dövülür. Üzerine, 1 kahve fincanı su konur. Bulamaç haline getirildikten sonra, sokulan yere sarılır.

- 1 adet turuncun suyu sıkılıp, sokulan yere dökülür.

- 1 çorba kaşığı sığıryağı eritildikten sonra içilir. Zehirin etkisini kaybetmesine yardımcı olur.

- 1 avuç sinirli yaprakotu bol su ile yıkandıktan sonra, ince ince doğranıp, yılanın soktuğu yere
sarılır.

- 6 bardak suya; 1 avuç dişbudak yaprağı konur. Haşlandıktan sonra süzülüp, 1 çay bardağı içilir. Yapraklar da yılanın soktuğu yere sarılır.

- 2 tutam dulavratotu, iyice ezildikten sonra, yılanın soktuğu yere sarılır. (ailevekadin.com)

Alerji mevsimi başlıyor


Hafta sonunda yaptığımız kır gezintisi sırasında, havada uçuşan tüycükler yüzünden arabanın camlarını bile açmak mümkün olmuyordu. Evde ise açık pencerelerden adeta içeriye hücum ediyorlardı. Bu görüntüler bize alerjik bünyelilerin böyle günlerde çektiği sıkıntıyı hatırlattı. Onun için köşemizi bugün bu konuya ayıralım istedik.

Alerji; kısaca, dışardan gelen çeşitli maddelere karşı vücudun gösterdiği aşırı tepki olarak tanımlanıyor. Halk arasında “Bahar nezlesi”, “Alerjik nezle” veya “Polen nezlesi” diye adlandırılan saman nezlesi, özellikle burun ve gözlerde ortaya çıkıyor. Burunda gıdıklanma hissi, kaşınma, aşırı akıntı, tıkanıklık, hapşırık krizleri, gözde yaşarma, kızarma, kaşıntı ve yanma problemleriyle kendisini gösteriyor. Hastalığın en tipik belirtisi olan hapşırma, arka arkaya 15-20 kere tekrarlayabiliyor. Bazen boğazdaki tahriş ve geniz akıntısı, kuru inatçı bir öksürüğe yol açıyor.

Hastalık, iki taraflı veya tek taraflı burun tıkanıklığı yapıyor. Çocuklarda burun tıkanıklığı, rahatsızlığın en önemli belirtisi olarak kabul ediliyor.

Bu konuda en önemli risk ise, gerekli tedbirlerin alınmaması ve yeterli tedavinin uygulanmaması durumunda, hastalığın astıma dönüşme ihtimalidir.

Hastalığa karşı uygulanacak tedavi imkanları da çok fazla değil. Antialerjik özellikli burun spreyleri, göz damlaları kullanılabiliyor. Belli hasta gruplarına da aşı tedavisi uygulanabiliyor. Ancak bu hastalar, Dünya Sağlık Örgütü’nün kriterlerine göre belirleniyor ve aşı tedavisi için bazı şartlar var: Hastanın bir tek polene alerjisi varsa, genç ise ve astım türü reaksiyonlar saman nezlesine eşlik ediyorsa, o zaman aşı tedavisi uygulanabiliyor.

Hem saman nezlesi, hem de alerjik astım hastalarına polen mevsimi girerken koruyucu tedavi uygulanıyor. Görüştüğümüz uzmanlar, alerjinin kökten çözümü olmadığına dikkat çekiyor ve “Aşı grubuna girenlerde aşıyla yüzde 80’leri aşan başarı sağlanıyor. Fakat bu gruba giren hasta sayısı oldukça az” diyor.


Alerjiden korunmak için Neler yapılmalı?
Hastalığı kökünden yok edemeyeceğimize göre; yapmamız gereken iki şey var. Ya rahatsızlığa sebep olan etkenleri ortadan kaldıracağız veya o etkenlerin bulunduğu ortamdan uzaklaşacağız. Havada uçuşan tüy ve polenlerden etkilenmemek işin alınacak bazı tedbirler şunlar:

- Polenlerin en fazla uçuştuğu sabah 5.00-10.00 arası açık havaya çıkmayın.

- Çocuklar sokaktan geldiklerinde üstlerini değiştirin.

- Her akşam saçınızı yıkayın ve duş alın.

- Araba sürerken camlarınızı kapalı tutun.

- Arabada hava değişimini sağlamak için klimayı çalıştırın.

- Evdeyken camlarınızı açık bırakmayın.

- Polenlerin çok yoğun olduğu dönemlerde maske kullanın.

- Polen zamanı açık havada egzersiz ve spordan kaçının.

- Evinizde ve ofisinizde klima varsa filtresini sık sık değiştirin.

- Tatil için deniz kenarını tercih edin.

- Dışarıda gözlük kullanın, gözlüğünüzü sık sık suyla iyice yıkayın.

- Bir doktora danışarak, koruyucu ilaçlar kullanın.

- Çim biçmekten kaçının, biçmek zorundaysanız da bir maske takın. (ailevekadin.com)

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Rating , 10 out of 10 based on 250 ratings