7 Ağustos 2008 Perşembe

Dilini koruyan, kurtulur

Dil, büyük bir nimettir. İyiliği de kötülüğü de büyüktür. Cennete de, Cehenneme de götürür. Cirmi küçük, cürmü ise büyüktür. İman ve küfür dildeki ifadeden anlaşılır. Dil ile, ya hak veya batıl konuşulur. İnsanda bulunan diğer uzuvların sahası, dil gibi geniş değildir. Bir kimse Peygamber efendimize;
-Ya Resulallah! Cennet’e götürecek bir ameli bana öğret, diye arz edince, Resulullah efendimiz;
-Aç kimseleri doyur, susuz olana su ver, Allahü teâlânın emirlerini insanlara öğret, haram ve yasak olan kötü şeyleri de insanlardan menet. Bunlara gücün yetmezse, hayırlı, güzel olmayan sözlerden dilini sakındır, buyurmuştur.

Diline sahip olan kimse dünyada düşmanlarından, ahirette ise, ateşten kurtulur. Hadis-i şerifte; (Ya hayır söyle veya sus. Susan kurtulur) buyurulmuştur.

Faydasız konuşmak, münakaşa etmek, alay etmek, söz taşımak, yalan söylemek, lanet etmek ve gıybet etmek gibi fiiller, hep dil ile olmaktadır. Halbuki Şeyh Sadi-i Şirazi hazretleri; “Dil; şükretmek içindir. Rabbini bilen, dilini gıybet için kullanmaz. Kulak; Kur’an-ı kerim ve nasihat dinlemek içindir. Batıl ve boş sözler için değildir. İki göz; Allahü teâlânın kudret ve sanatını görmek içindir. Eşin dostun ayıbını görmek için değildir” buyurmaktadır.

Bir kimse, Eyyub-i Sahtiyani hazretlerine;
-Bana nasihatte bulununuz deyince, cevabında;
-Diline sahip ol, az konuşmaya dikkat et buyurmuştur.

Zünnun-i Mısri hazretlerine;
-Kalbini en güzel koruyan kimdir? diye sorduklarında;
-Diline en çok hakim olan cevabını vermiştir.

Dil, yırtıcı bir hayvan gibidir, serbest bırakılırsa sahibini parçalar. Sükut eden, hataya düşmekten, yalandan, dedikodudan, söz taşımaktan, kendini övmekten, boş konuşmaktan ve daha birçok dil afetlerinden kurtulur.

Çok konuşanın dili sürçer, kalbi kararır. Kalbi kararan da, hata üstüne hata yapar ve kalb kırar da farkında bile olmaz. Diline sahip olan, dinini korur.

Çok konuşan hata eder. Eshab-ı kiram hep hayır konuştukları halde, belki boş bir söz söyleriz diye sükut ederlerdi. Bunun için hazret-i Ebu Bekir, ağzına taş koyar ve; “Başa gelen bütün felaketler bundan gelir” buyururdu.

Bişr-i Hafi hazretleri de buyurdu ki:
“Dünyada aziz olmak, ahirette de selamette olmak isteyen, diline sahip olsun.”

Diline sahip olmayanı, şeytan her sahada oynatır. Büyük bir uçurumun kenarına getirip, yüzüstü yuvarlar, felakete sürükler. Dile ahlak dizgini vurulursa, dünya ve ahiret saadetine kavuşur. Başıboş bırakılırsa zarardan zarara girer. Uzuvlarımızdan en çok isyan edeni dildir. Kolaylıkla istediği tarafa gider. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Her sabah, bütün uzuvlar, yalvararak dile derler ki: Bizim hakkımızı gözetmekte, Allah’tan kork, kötü söz söyleme, bizi ateşte yakma! Bizim dine uyup uymamamız senin sebebinledir. Sen doğru olursan biz de doğru oluruz. Sen eğri olursan biz de eğri oluruz.)

Eshab-ı kiramdan Ukbe bin Amir hazretleri, Resulullah efendimize;
-Dünya ve ahirette kurtuluş ne ile olur ya Resulallah? diye sual edince, Peygamber efendimiz;
-Dilini muhafaza eyle. Zaruret olmadıkça evinden çıkma. Günahlarını hatırlayıp, ağla. Kurtuluş bunlarla olur buyurmuştur.

Ali el-Masisi hazretleri, fazla konuşmayı sevmez, çok konuşanın hata yapacağını bilir, dilin afetinin, çok konuşmakta olduğunu bildirir ve; “Allahü teâlâ her şey için iki kapı, dil için ise dört kapı yapmıştır. Dudaklar iki kapı, dişler de iki kapıdır” buyururdu.

Netice olarak susmak, dilini korumak, açık bir hikmet ve güzel bir haslettir. Dilin susması kalbin susmasına, kalbin susması da kişinin Rabbini tanımasına sebep olur. İnsanın selameti, dilini korumasındadır. Peygamber efendimizin buyurduğu gibi:
(Bir kimse, dilini tutarsa, Allahü teâlâ onun utanacak şeylerini örter. Gadabını tutarsa, kıyamet günü, Allahü teâlâ azabını ondan çeker. Bir kimse Allahü teâlâya yalvarırsa, onun duasını kabul eder.)
09.06.2008
Osman Ünlü

Hiç yorum yok:

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Rating , 10 out of 10 based on 250 ratings