8 Ağustos 2008 Cuma

GIYBET ÂFETÎ

Gıybet, bir müslümanın veya bir zimmînin gizli bir kusu­runu arkasından söylemek olup, harbilerin ve açıkça günah işleyen müslümanların bu günahlarını bildirmek, müslümanlara zulmedenlerin ve alışverişte onları aldatanların yaptıkları bu fenalıkları duyurmak, müslümanları bunların şerrinden sakındırmak, müslümanlığı yanlış anlatanların ve yazanların bu iftiralarını söylemek lâzım olduğundan gıybet olmaz.

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

"Mi'rac gecesi Cehennemi bana gösterdiler, etleri parça parça edilip, ağızlarına konduğu birtakım insanlar gördüm. Kendilerine bu kokmuş etleri yiyin diyorlardı. Bunların kimler olduğunu sual ettim. Cehennem meleklerinin reisi Mâlik, bunlar gıybet edenlerdir. Gıybet edenler şeytanın dostlarıdır dedi."

"Cehennemden en son çıkarılan kimse, gıybetten tevbe edendir. Cehenneme girenlerin ilki ise, gıybetten tevbe etmeden ölen kimsedir."

"Bir gıybet edeni, Allahü teâlâ on şeyle cezalandırır.

1- Rahmetinden uzak eder,

2- Meleklerden uzak eder,

3- Taatini, iyiliklerini yok eder.

4- Resûlullahın ruhunu ondan çevirir,

5- Allahü teâlâ ona gazap eder,

6- Ruhu teslim olurken, onu baş aşağı eder,


7- Kabir azabını şiddetli eder,

8- Ölüm zamanında amellerini sevapsız bırakır,

9- Cehenneme yakın eder,
10- Cennetten uzak eder."

"Bir kimseyi tiksindirecek bir sözü dinlemek, doğru olsa da gıybettir."

"Gıybet, insanın sevabını, iyi amellerini, ateşin kuru odunu yaktığı gibi yakar."

Gıybet, ibâdetlerin sevabını yok eder. Zahmet çekerek, sıkıntılara katlanarak ibâdet yapıp da bunun sevabını yok etmek, akılsızlık, cahillik ve ahmaklık değil midir? İbâdetler Allahü teâlâya arzolunurken gıybet ve faydasız sözlerle sahibi­mizin karşısına çıkarılmak kadar edepsizlik olur mu?

Gıybet çeşitleri:

1- Dil ile gıybet: Bir kimsenin kusurunu, noksanını söylemek gıybettir. Yalan söylerse zaten iftira olur.

(Soyundan bahsederken, kötülemek maksadıyla falanca ırktandır, çöpçü çocuğudur demek, bedeni için, uzundur, kısadır demek, ahlâk bakımından kötü huyludur, gururludur, gevezedir demek, işinde beceriksizdir, düzensizdir demek).

2- Göz, el ve işaretle gıybet: Bir kimse için el ile kısadır diye işaret etmek, halini belli etmek için topal yürümek, gözünü şaşı yapmak, kendi kötü hallerini sayarak başkalarının kötü olduğunu anlatmak, (meselâ: "Ali çok iyidir. Fakat o da benim gibi unutkandır, benim gibi cahildir." demek) hattâ kendi kusurlarını sayıp başkasının böyle kötü olduğunu işaret etmek de gıybettir.

Bir kimsenin gıybet edilmesine fırsat verilmemelidir. Gıybetine rıza gösterilmediği belirtilmelidir. Gıybet edilen müdafaa edilmelidir. Nitekim Hadis-i şerifte şöyle buyurulmuştur:

"Bir müslüman kardeşini gıybet edene karşı o müslümanı himaye etmeyip bırakanı, Allahü teâlâ da en lüzumlu zamanda yalnız bırakır."

3- Kalb ile gıybet: Gözü ile görmediği, kulağı ile duymağı ve açıkça bilmediği bir kimseye su-i zan etmek kalb ile gıybettir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

"Hak teâlâ müslümanlara üç şeyi haram etmiştir: Müslümanların kanını ve malını ve onlara su-i zan etmeyi,"

Gıybet bir hastalık olup, ilâcını bilip, kullanmak vacibdir. Yapılan her gıybetin, amel defterindeki sevapların bir kısmını gıybet ettiği kimsenin defterine geçirdiği bilinmelidir. Hattâ günahtan başka bir sevabı olmayan kimsenin yaptığı bu gıybet ile günâh kefesi ağır gelir ve bu yüzden Cehenneme gider.

İnsan hep kendi kusurlarını aramalıdır. Şayet kendinde hiç ayıp bulamazsa, cahilliğini, bilgisizliğini, bütün ayıplardan fazla bilmelidir. Gıybet ederken doğru söylese bile ölü eti yemekten büyük ayıp yoktur. Ayıplı değilse, neden gıybet etmekle kendini ayıplı hale getirmektedir? Kendi kusuru olan kimse, başkasının kusur işlemesine niye şaşar ki?

Gıybetin keffâreti: Tevbe etmek ve pişman olmakla olur. Böylece Allahü teâlânın indinde zulüm işlemekten kurtulur. Hadis-i şerifte buyruldu:

"Bir kimse, diğer bir kimseyi gıybet ederse, Allahü teâlâdan ona afv ve mağfiret dilesin!"

Allahü teâlâdan mağfiret dilemeli ve gıybet edilen kimseyle helâllaşmalıdır. Yalnız mağfiret dileme, gıybet edilen kimse hayatta olmadığı zaman olur. Halâllaşmak ise, tevazu göstererek, pişman olarak o kimsenin huzuruna çıkıp "yanıldım, yalan söyledim, beni afvet" demekle olur. Afvetmezse, onu övmeli, sevdiğini bildirmeli, yalvarmalı, gönlünü almalı. Yine halâl etmezse hak onundur. Fakat bu hareketleri sevap olarak yazılır ve belki de, kıyamet günü onun karşılığı olur. Afvetmek iyidir. Afvetme sevabı gıybet edilme sevabından daha üstündür.

Gıybeti dinleyen de, gıybet günahında, gıybet edene ortaktır. Bu bakımdan gıybet eden usûlüne uygun şekilde susturulmalıdır. Şayet gıybet edeni dil ile men etmekte bazı mahzurlar olursa o zaman kalbi ile günahı çirkin görmelidir. Hemen oradan kalkması veya sözü başka bir sözle kesmesi mümkün olduğu halde bunları yapmazsa yine gıybet günahına ortak olur.

Ya Rabbi. Bizleri gıybet âfetinden muhafaza buyur.

dinimizislam.com

Hiç yorum yok:

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Rating , 10 out of 10 based on 250 ratings